Anadolu Selçuklu Dönemi’nden günümüze kalan en görkemli saray yapılarından biri olan Kubadabad Sarayı’nı inceleyecek olursak geniş bir hayal dünyası ve ilginç figürlere rastladığımızı göreceğiz. Sarayda yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkan çini parçalarından hareketle resim sanatına dair buluntular, hem dönemin inançlarını hem de insanların nasıl bir yaşam tarzı olduğunu anlamamız açısından bize ışık tutar niteliktedir.

Öncelikle Anadolu Selçuklu tarihinden bahsetmek gerekirse, devlet Süleyman-Şah tarafından İznik merkezli olarak 1075 yılında kurulmuştur. Bizim bahsedeceğimiz Kubadabad Sarayı ise halk tarafından “Uluğ Keykubad” olarak anılan Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad (1220-1237)’ tarafından yaptırılmıştır. Sarayı, Beyşehir Gölü kıyılarında yaz mevsimini geçirmek için inşa ettirmiştir.

Kubadabad Sarayı Kalıntıları

Duvar kaplaması olarak kullanılan renkli ve genellikle bezeli ve sırlı seramik plak olan çininin en güzel örnekleri Kubadabad Sarayı’nda mevcuttur. Avrupa’da ise bu ürüne fayans adı verilir. Bu örneği verdiğimizden ötürü çini, nasıl bir malzeme olduğu konusunda akıllarda daha kalıcı bir iz bırakacaktır kuşkusuz. Çininin kökeninin ise İran kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Farklı teknikleri olan çininin Kubadabad Sarayı’nda Sıraltı ve Lüster tekniğinde yapılmış örnekleri karşımıza çıkmaktadır.

Çift Başlı Kartal Figürü

Görülen ilk örnek Lüster tekniğinde yapılmış bir çini parçasıdır. (Lüster, mat beyaz sırlı çini üzerine lüster denilen gümüş ya da bakır oksitli bir bileşikle desenler işlendikten sonra, çininin alçak ısıda yeniden fırınlanması yöntemidir.) Üzerinde çift başlı kartal görülmektedir. Çift başlı kartal, Selçuklu Dönemi’nde gücün, kuvvetin ve daha pek çok aynı anlamı taşıyan kavramın yerine kullanılan sevilen bir figürdü. Bilindiği üzere dünya devletlerinin çoğunda bu kartal figürüne rastlarız ve neredeyse hepsinde kartal aynı anlamı ifade eder.

Yukarıda görülen bir diğer çift başlı kartal da haç formu verilmiş çinide çift başlı kartalın diğer gösterimlerine bir örnektir.

Simetrik Kuşlar ve Hayat Ağacı

Çift başlı kartallardan sonra yine sevilen bir hayvan figürü olan simetrik kuşlar ve ortalarında yer alan hayat ağacı motifine göz gezdireceğiz. Kuşlardan ziyade burada öne çıkan unsur kuşkusuz hayat ağacıdır. Bu kompozisyonun asıl amacı, insanların ölümden sonra öte dünyaya olan yolculuğunda hayat ağacının önemli yeri ve ruha eşlik eden kuşları göstermektir. Bu kompozisyonun etrafında da mutlaka stilize bitkiler ve sarmallar yer alır. Ayrıca hayat ağacı da değişiklik gösterebilir ve farklı stilize örnekleriyle karşımıza çıkabilir.

Hayvan tutkusunu örneklerle sürdürebileceğimiz Kubadabad çinilerinde ağırlıklı olarak vahşi hayvanları görmekteyiz. Genellikle kıvrak hareketleri ile ön plana çıkmaktadırlar. Kurt zaten Türk tarihi boyunca önemini korumuş bir hayvandır ve bu önem sanata da yansımıştır.

Sıradaki örnekte ise masal dünyasına kısa bir yolculuk yapıyoruz. Çünkü siren olarak adlandırılan kadın başlı kuş vücutlu bu figür bunu gerektiriyor. Fiziksel olarak değerlendirdiğimizde baş bölümünün dönemin Asyalı insan tipini canlandırdığı sonucuna varmaktayız. Yani dolgun yüzlü, badem gözlü, küçük ağızlı. Ayrıca figürün dörtte üç yandan verilmesine özen gösterilmiştir. Figürün taşıdığı anlam ise araştırmacılara göre farklı şekilde yorumlanmaktadır. İslam kültüründe çaresiz insanların yardımına koşan bir melek ya da olağanüstü güçlere sahip, insanları korumakla yükümlü bir canlı olarak nitelendirilir.

Masal dünyasına yolculuğumuz da sıradaki adım Sfenkslerdir. Kubadabad çinilerinde Lüster ve Sıraltı tekniğinde iki ayrı örneğini görebildiğimiz bu figürler siren gibi kadın başlı olmasına karşın aslan vücuduna sahiptir. Baş bölümü yine Selçuklu figürü özelliklerini taşıyan Asyalı insan yüzü şeklindedir. Sfenkslerin, olağanüstü özelliklere sahip özellikleriyle, sarayı düşmandan, kötülükten ve hastalıktan koruduğu inancı egemendir.

Vahşi doğa ve masal dünyasından çıkarak insan figürlerine göz gezdiriyoruz. Bağdaş kurar pozisyonda olan insan figürleri üzerlerindeki kaftan ile dönemin giyim özelliklerine de ışık tutuyor. Yüzler yine Asyalı tipe uygun olarak işlenmiştir. Oturdukları alanı da çiçekli dallar çevreler. Aynı zamanda bağdaş kuran figürler sarayda yaşayan insanlardan seçilmiş olmalıdır. Bunu destekleyen unsur da başlarının etrafında yer alan halelerdir.

Kısa bir inceleme yaptığımız Kubadabad çinileri ile Anadolu Selçuklu Dönemi’ne kısa bir yolculukta bulunduk. Çiniler ile ilgili daha çok örnek ve detay için https://www.academia.edu/33243370/Kubad_Abad_-_R%C3%BC%C3%A7han_Ar%C4%B1k.pdf adresini ziyaret edebilirsiniz.