Amor Fati – Yazgını Sev.

Nietzsche’nin yaşam öyküsünde ilgi çekici olan şey, üç büyük kırılma mucizesiyle üçe ayrılıyor olmasıdır. Bu, ilk bakışta biyografik bir keşif gibi durabilir –ki bir yanıyla öyledir− lâkin gelgelelim bu üç büyük kırılmanın bizim için bu denli önem arz ediyor olması, Nietzsche düşüncesinin sağlıklı bir yolda izlenmesine kılavuzluk etmesindendir. Nietzsche düşüncesi, babası Carl Ludwig Nietzsche’nin 1849 Temmuz’undaki ölümünün, yirmili yaşlarının ortalarında tanıştığı şöhretli besteci Richard Wagner’den otuzlu yaşlarının başında soğumasının ve 1882 senesinde Roma’da tanıştığı ve ivecen şekilde evlenme teklif ettiği Lou Salomé tarafından reddedilmesinin derin tesiri altında gibidir. Nietzsche felsefesinde baskın olan, öfke, coşku, savurganlık, aşırı olana tutku, çelişkiye olan bağlılık gibi temel motivasyonların, bu kırılmaların birer eseri olduğu pekâlâ açıktır. Öyleyse denilebilir ki; Nietzsche düşüncesinin kritiği, üç büyük kırılma yordamıyla çıkarılabilir.

Carl Ludwig Nietzsche, 1849 Temmuz’unun sonunda, henüz otuz altı yaşındayken bir beyin tümörü sebebiyle aniden öldüğünde (ölmeden hemen önce görme yetisini de bu sebepten kaybetmişti), Friedrich Wilhelm Nietzsche henüz beş yaşında bir çocuktur. Bu erken ölüm Friedrich Nietzsche için pekâlâ filozofik bir lütuf sayılabilir – zirâ babası Carl Ludwig Nietzsche’nin ölümü, Tanrı’ya dair erken ve cüretkâr sorular sorması için Friedrich’i yüreklendirmiş gibidir. Küçük Friedrich’in aklını kurcalayan ilk soru şudur: Tanrı, kendisinin sadık bir hizmetçisi olan babasını (Carl Ludwig Tanrı’sına sadık ve çevresinde saygın bir papazdı) –ve babasının ölümünün hemen ertesinde ölen, küçük erkek kardeşi Ludwig Joseph’i− neden böylesi bir cezaya lâyık görmüştür? Bu soru, Friedrich Nietzsche’nin geç dönem düşüncesinde defaatle şekil değiştirmişse de, bu soruyu motive eden duygu hiçbir zaman değişmemiştir – Öfke.

Gelgelelim Friedrich Nietzsche, Richard Wagner müziği ile ilkgençliğinde tanışmışsa da, Alman müzisyenin kendisi ile tanışma fırsatını, 1868 Kasım’ında, Leipzig’de elde etmiştir. Babası Carl Ludwig ile yaşıt olan (ikisi de 1813’te doğar) ve fiziksel olarak onu hayli andıran Richard Wagner, kısa zamanda Nietzsche’nin en sıkı dostu oluvermiştir. Onun müziğindeki coşku Nietzsche’nin kanını harekete geçirmiş ve onun dostluğu ise geleceğe dair arzular beslemek ve geleceği tutkuyla inşa etmek için Nietzsche’yi yüreklendirmiştir. Lâkin gelgelelim bu ateşvâr dostluk, 1870’li yılların ikinci yarısında gölgelenmeye başlamış; Nietzsche, Wagner’den iyiden iyiye soğumuş ve ondan uzaklaşmıştır. Richard Wagner’den hızla uzaklaşma süreci, Nietzsche’nin 1881 senesinin Kasım’ında Georges Bizet’nin Carmen’i ile tanışması mucizesiyle nihayet tamamlanacaktır. Nietzsche artık arzu ettiği tatmini ve yaşamsal coşkusunu Wagner müziğinden değil, Bizet’nin Carmen’inden almaktadır. 1888 senesinde yayınlanan Wagner Olayı’nda şöyle yazmaktadır Nietzsche: [Bizet] Müziğin[in] beni nasıl iyileştirdiğini görüyorsunuz. Doğaya, sağlığa, coşkuya, erdeme geri dönüş! (Nietzsche, 2010, s. 20).

Nietzsche, Georges Bizet’nin Carmen’i ile tanışmasından hemen birkaç ay sonra – yani doğaya, sağlığa, coşkuya ve erdeme geri dönmenin hemen ertesinde; 1882 ilkbaharında, Roma’da, arkadaşı Paul Rée vasıtasıyla Lou Salomé ile tanışır. Henüz yirmi birinde, ince zekâsı, hürriyete olan tutkusu ve zarifliği ile genç kadın, Nietzsche’nin aklını başından almıştır. Yaşamının bu döneminde evliliğin kendisi için iyi bir şey olacağını düşünen Nietzsche –aslında uzun zamandır böyle düşünmektedir−, Lou Salomé’a evlenme teklifi edince, yalnızca reddedilmekle kalmaz ve aynı zamanda Lou Salomé’un ve Paul Rée’nin arkadaşlıklarını sonsuza dek kaybeder. Kendisini ihanete uğramış ve yapayalnız hisseden Nietzsche için son büyük kırılmadır bu ve bu kırılmanın hemen ertesinde, 1882-1883 kışının sonunda Zerdüşt konuşmaya başlar. Her zaman için evlenmenin kötü bir seçenek ve hatta geriletici olduğunu düşünen Lou Salomé ise, Nietzsche’yi reddeddikten sadece beş sene sonra, 1887’de, oldukça şaşırtıcı bir şekilde Friedrich Carl Andreas ile evlenecek ve Carl’ın 1930’daki ölümüne dek onunla evli kalacaktır.

Friedrich Nietzsche’nin yaşam öyküsündeki üç büyük kırılma tamamlandığında –ve o artık iyiden iyiye sağlıksız birisidir−, onun yaşamının en doğurgan çağı da açılmış olur: 1882 senesi sonrasında Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt, İnsanca Pek İnsanca, Ahlakın Soykütüğü, İyinin ve Kötünün Ötesinde, Putların Alacakaranlığı, Deccal gibi temel eserlerle birlikte; Üstinsan, Bengi Dönüş, Güç İstenci gibi temel fikirleri inşa eder. Bu yüce doğurganlık durumu, 1889 senesinin 3 Ocak’ında Torino’da vuku bulan Büyük Zihinsel Çöküş hadisesine kadar devam eder. Bu hadiseyle birlikte zihinsel ve bedensel sağlığını büyük ölçüde yitirmiş olan Friedrich Nietzsche, yaşamının son on bir senesini (1900 Ağustos’undaki ölümüne değin), sessizliğe gömülmüş bir şekilde, yaşlı annesi Franziska ve kız kardeşi Elisabeth’in gözetimi altında geçirecektir…

Hölderlin yurdunuz, Tagore göğünüz,

Camus yâr ve Nietzsche yardımcınız olsun.

Kaynakça ve Öneri Okumalar:

NIETZSCHE, Friedrich, Wagner Olayı – Nietzsche Wagner’e Karşı, Say Yayınları, İstanbul: 2010.

NIETZSCHE, Friedrich, Richard Wagner Bayreuth’ta –  Zamana Aykırı Bakışlar 4, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul: 2015.

NIETZSCHE, Friedrich, Mektuplar, Birey Yayıncılık, İstanbul: 2007.

ARMSTRONG, John, Nietzsche’den Hayat Dersleri, Sel Yayıncılık, İstanbul: 2015.

GRANIER, Jean, Nietzsche, Dost Kitabevi, Ankara: 2006.

LUDOVICI, Anthony, Nietzsche, Parşömen Yayıncılık, İstanbul: 2011.