Yıl 1599, aylardan Haziran… İspanya’dayız… Joao ile Jeronima’nın tatlı daveti üzerine yolumuz düşmüştü tabii, yoksa gidilecek yer değil haziran ayında İspanya. Tam olarak neresiydi hatırlamam etmem ama Endülüs’teyiz işte, anlayın… Kıyamam, Jeronima’nın da karnı burnunda, eli kulağında bir bebek gelecek dünyaya. Yoldu, yorgunluktu demeye kalmadı, bir çekirdek aile daha katıldı kervana.
Kökeni Portekize dayanan bir aileden gelmesi, ailenin ilk çocuğu olması, yeteneğini ailesinin keşfetmesi, resimde aile desteği alması, küçük yaşlarda almaya başladığı kaliteli eğitimini ailesine borçlu olması, ressamlar için oldukça kıymetli olan Seville’nın nimetlerinden faydalanmasında yine ailesinin onun arkasında olması…
Haziran ayının 6’sı… Böyle bir sıcak yok… Yolumuzda kıramadığımız tatlı bir ailenin hatırına düştü Endülüs yollarına. Şöyleydi böyleydi derken çok da geçmeden vardık. Öğle saatleri falandı. Çok sevgili dostlarımız için kıymetli bir gündü o gün. Bebeklerinin vaftiz edileceği günde bulunmamızı istemişlerdi. Gelenekler falan tabii o dönem pek bi’ önemli. Sene de 1599 falan…
…Caravaggio etkileri taşıyan ressam Francisco de Herrera’nın atölyesine girmesi, Seville ekolünü yakından inceleme fırsatı yakalaması, İspanyol resmine damga vuran isimlerinden Francisco Pacheco’nun atölyesine girmesi, Seville’daki ressamlar loncasına kabul edilmesi, Pacheco ile kayınpeder olması…
Diego Rodriguez de Silva y Velazquez… Bizim Velazquez… İspanyol olan… 6 Haziran günü doğum günü olarak kabul edilse de aslında tam olarak hangi gün doğduğu kesin değildir. Vaftiz edildiği günü yazıp geçmişler kayıtlara.
…30 yaşında İtalya’ya gitmesi, 32 yaşında Madrid’e dönmesi, İtalyan Rönesansı’nın en kıymetli eserlerini incelemesi, Rubens ile tanışması, Otuz Yıl Savaşları’na tanık olması… Ve en sonunda Kral’ın Ressamı unvanını alması…
Şanslı ve şanssız yanlarıyla Velazquez’in hayatı da doğrusal bir çizgi üzerinde yol kat etmiş ve vakti geldiğinde kendisine bir nokta koymayı bilmiştir. Endülüs atları gibiydı Velazquez’in hayatı da… Kıymetli, dinamik ve kralları süsleyen cinstendi… 19. yüzyılda yolu İspanya’ya düşen Edouard Manet’nin mektuplarında bile yer bulmuştur Velazquez kendisine…
“…Madrid’den dün döndüm. Sonunda, sevgili dostum, Velazquez’i anladım ve sana şunu açıkça söyleyebilirim ki o bugüne kadar yeryüzünde yaşamış en büyük ressamdır…” – Edouard Manet
Okur, yazar, çizer, gezer.