Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard, pek çok farklı disipline olduğu gibi, yirminci yüzyıl sinemasına da yadsınamaz biçimde tesir etmiştir. Öyle ki, geçtiğimiz yüzyıldaki pek çok önemli sinema yapıtının düşünsel arka planında, −elbette yakın çağdaşlarından Friedrich Nietzsche’nin düşünceleri ile birlikte− Kierkegaard’nun düşüncelerine rastlamak mümkündür. Bu yapıtların bazıları Kierkegaard’nun merkeze aldığı meseleleri merkeze alırken –varoluş, teslimiyet, suskun kalmak, umutsuzluk gibi−; bazıları ise ağır atmosferi itibarıyla Kierkegaardian sayılabilir. Burada, pek çok Kierkegaardian sinema yapıtının arasından seçtiğim, dört kült filme işaret edeceğim.
1. Ordet / Söz: 1955 yapımı Ordet, yönetmenliğini DanimarkalıCarl Theodor Dreyer’ın üstlendiği bir dram filmidir. Bir tiyatro eserinden uyarlanan filmin hikâyesi, 1920’lerde ve Danimarka’da geçiyor. Johannes isimli başkarakter Søren Kierkegaard okuyarak delirmiş ve kendisinin Mesih olduğunu iddia eden bir genç olarak tasvir ediliyor. Johannes isminin Kierkegaard’nun kullandığı müstear isimlerden birisi olduğu dipnotu da göz önüne alınırsa filmdeki Kierkegaardian çizgi iyiden iyiye belirginleşiyor. İnancın sınırlarını sorgulayan film, Kierkegaard’nun Korku ve Titreme’sine konu olan İbrahim’in öyküsü üzerinden, yine Kierkegaard’nun deyişiyle “iman şövalyesi”ni odağa alıyor. Kierkegaard felsefesinin merkez meselesi olan etik ve iman ya da tümel ve tikel arasındaki çatışma, bu sinema yapıtında görsel bir boyut kazanıyor.
2. Det Sjunde Inseglet / Yedinci Mühür: Kierkegaard felsefesinin en önemli takipçilerinden birisi olan Ingmar Bergman’ın yönetmenliğini ve Max Carl Adolf von Sydow, Bibi Andersson gibi isimlerin ise oyunculuklarını üstlendiği 1957 İsveç yapımı film, sinema tarihinin kült eserlerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar neredeyse tüm Bergman filmleri Kierkegaard’dan ipuçları barındırsa da, Yedinci Mühür bu ipuçlarının en belirgin olduğu eseridir. Tıpkı Dreyer’in Söz’ü gibi, Yedinci Mühür de iman meselesini merkeze alır; fakat burada varoluş kaygısı ön plana çıkacaktır. Filmin başkarakteri, bir Orta Çağ şövalyesi olan Antonius Block’tur ve inanç kavramıyla bir hesaplaşmaya girişmiştir. Burada varoluş gibi, ölüm de yüzleşilmesi gereken bir meseledir. Kierkegaardian çizgide; kaygı, ölüm, inanç gibi meseleler Block karakteri üzerinden masaya yatırılır.
3. Offret / Kurban: Varoluşçu sinemanın en bilinir yönetmenlerinden birisi olan Andrey Tarkovski’nin başyapıtlarından birisi olan Kurban, 1986 İsveç yapımı bir filmdir ve Erland Josephson, Susan Fleetwood gibi isimler başroldedir.İsminden de anlaşılabileceği üzere, filmin öyküsü, Kierkegaard’nun Korku ve Titreme eserinde bahsettiği, İbrahim’in oğlunu kurban etmeye yelteniş öyküsünü andırır. Başkarakter Alexander’ın öyküsü, yine Kierkegaardian “etik-iman çatışması”nın altını çizmektedir. Film, tüm diğer Tarkovski yapıtları gibi izleyiciye geniş bir sorgu alanı bırakır. Kierkegaard’nun üzerine kafa yorduğu meseleleri, Tarkovski perspektifinden görebilmek için, Kurban filmi oldukça yerinde bir seyir seçimi olmalıdır.
4. The Man Who Wasn’t There / Orada Olmayan Adam: Son olarak ise Søren Kierkegaard felsefesinin tesirinin yirminci yüzyıl ile sınırlı kalmayıp, yirmi birinci yüzyılda hâlen devam ettiğini gösteren bu film, 2001 ABD yapımıdır. Yönetmenliğini Joel Coen’in üstlendiği filmin başrolünde ise Billy Bob Thornton bulunmaktadır. Kierkegaardian düşüncenin merkez kavramlarından birisi olan “umutsuzluk” filmin baskın teması iken; yine Kierkegaard’nun en önemli düşüncesi olan “üç aşamalı varoluş” düşüncesine gönderme ile bilinçte yapılan sıçramalar ve umutsuzluktan kurtulma filmin karakteristiğini oluşturur. Kierkegaard felsefesinin yakın dönem sinemasındaki tesirlerini bu filmde bulmak mümkündür.
Hamza Celâleddin, 1991’de Konya’da dünyaya geldi. 2013’te Süleyman Demirel Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun oldu ve 2014’te Konya Üniversitesi Felsefe bölümünde yüksek lisans programına başladı. 2017’de Katil Nietzsche Asker Kant, 2018’de Dehşetli Peygamber Zarif Cellat, 2019’da Nietzsche’nin Altı Günü eserleriyle birlikte; Destek Yayınları felsefe serisi için Albert Camus, Søren Kierkegaard ve Jean-Paul Sartre derlemelerini kaleme aldı. Son olarak ise Fihrist Kitap’tan Bir Otto Weininger Kritiği isimli kitabı yayınlandı. 2014’ten itibaren pek çok dergi ve online gazetede yazıları yayınlandı ve 2017-2019 yılları arasında Düşünbil Felsefe Dergisi editörlüğünü yaptı. 2019 yılından itibaren ise kendi dergisi, Henidik Felsefe ve Filoloji Dergisi’ni çıkarmaya başladı. Ayrıca bir süredir tiyatro sahnesinde Felsefe Konuşmaları yapmaktadır.