“Ürkerek görkeminden

Örtüyor

kendi aydınlık yüzlerini

ayı çevreleyen yıldızlar

ay dolunay olup da

her yanı ışıtırken”

Milattan önceye uzanan lirik bir şiirin mısralarında karşılaşıyoruz Sappho ile. Kimi zaman aşk üzerine söyleşiyor kimi zaman bin kulaklı geceye hikâyeler anlatıyoruz. O, seçtiği yalın sözcüklerin ardına gizlediği derin duygularla bizi büyülüyor; biz, bu şair kadını daha yakından tanımak için can atıyoruz.

Belki de seslendiği biziz:

“Söyleyin herkese

En güzel türküleri

çağıracağım bugün

dostlarım için”

*

Lirik şiir, epik şiirden sonra MÖ 7. yüzyılda Lesbos Adası’nda doğar. Bireylerin duygu ve düşüncelerinin konu edinildiği lirik şiirler, lir eşliğinde okunmak üzere yazıldığından “lirik” diye anılır. Epik şiirden kişisel-lirik şiire geçişte de Sappho oldukça önemli bir yere sahiptir. Denilebilir ki Sappho, Yunan şiirinin lirik türde en önemli temsilcilerindendir. Bugün Sappho’nun hayatı hakkında kesin bilgilere sahip olmasak da bizim Midilli dediğimiz Lesbos’un Mitilini şehrinde doğduğu ve MÖ 610-580 yılları arasında yaşadığı düşünülüyor.

Sappho, şiirlerinde kişisel temaları yüksek duyarlılıkla işler, ruhunda hissettiği her duyguyu cesurca dizelere aktarır. Bu bireysel ve cesur sanat anlayışı Hıristiyanlığın yayıldığı dönemde ahlaka aykırı bir şair sayılmasına ve şiirlerinin yasaklanmasına bile neden olur. Hem yaşadığı dönemde hem de sonraki yüzyıllarda Sappho’ya hayranlık duyanlar ve onun yazdıklarının kıymetinin farkında olanlar azımsanmayacak kadar olsa da şiirleri tam anlamıyla korunamaz, duygulu dizeler tarihe karışıp kaybolur. 28 dizelik “Aphrodite’ye Yakarış” şiiri dışında günümüze eksiksiz ulaşan şiiri yoktur; parça parça ulaşanlarsa başka yazarların onun şiirlerinden yaptıkları alıntılardır.

Sappho’nun yer vereceğim tüm şiirlerini, Cevat Çapan çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıkan ve Celâl Üster’in yayına hazırladığı “Nedir Gene Deli Gönlünü Çelen” kitabının sayfalarından bu yazıya aktardığımı söylemeliyim.

“Aphrodite’ye Yakarış

Ey tahtı ışıl ışıl ölümsüz Aphrodite

ölümsüz dudağında o aydınlık gülüşle sorardın,

‘Gene nen var?’ derdin ‘nedir gene

deli gönlünü çelen?..”

Aşk şairidir Sappho; dili de dizeleri de sevgi doludur. “kişi kimi seviyorsa, diyorum, odur en güzel” diye anlatır aşka bakışını. Aşkla işlediği dizelerinde dile getirdiği sevecenlikten cinsel tutkuya değişen duygular ve her iki cinse de duyduğu ilgi, bağnaz toplumda kimi zaman ayıplanmasına neden olsa da Sappho acısını, sevincini, minnetini, yakarışını, tutkusunu dinleyenin-okuyanın yüreğine iletirken hiç tereddüt etmez.

“Aşkın da payı var

Güneşin

parıltısında

ve erdeminde”

“Hiç uyarmadan

Kasırga nasıl sökerse

meşeleri kökünden

öyle sarsıyor yüreğimi aşk”

Sappho’nun aşk anlayışı Aphrodite tapınımından ayrı düşünülemez elbette. Onun şiirlerinde sık sık kullandığı mitolojik göndermeler genelde aşkla ilgilidir. Kıbrıslı, Paphoslu, Kythereli gibi farklı isimlerle de hitap ettiği aşk tanrıçasına yakardığı da olur onunla söyleştiği de.

“Gel, Kıbrıslı Ece!

aşkınla karıştırdığın nektarı

doldur altın kupalarımıza.”

Sappho ayrıca eğitmendir, Lesbos Okulu’nun yöneticiliğini yapar. Şiir deneyimini ve Aphrodite inancının ilkelerini soylu kızlara anlatır. Aşağıda öğrencilerinden biri olan Dika için yazdığı dizelerdeki gibi birçok şiirinde öğrencilerinden esinlendiği, onlara seslendiği görülür.

“Yarın

Yumuşak ellerinle, Dika,

filizler koparıp

süsle o güzelim saçlarını”

Zengin bir tüccarla evli olduğu söylenen Sappho’nun Kleis adlı bir kızı olur. Öğrencisi olan kızlardan bahsettiği şiirlerinin yanında kendi biricik kızından bahsettikleri ayrı bir yere sahiptir. Sevgi dolu sözcükleri kızı Kleis için seçip sıralar dizelerinde. Lydia kralı Kroisos’un tüm krallığına değişmez biricik kızı, altın çiçeği Kleis’i.

“Uyu, yavrum

Bir kızım var

küçücük,

adı Kleis,

altın bir çiçek

sanki

Kroisos

bütün krallığını verse

değişmem ona”

Lesbos coğrafyası ve o coğrafyanın kültürüne ait gündelik imgeler Sappho’nun şiirlerinin önemli bir parçasıdır.

“Bırakın Girit’i gelin

elma ağaçlarının çevrelediği

kutsal tapı yerine”

Sappho, şiirlerinin içerikleriyle döneminde yeniliğe öncülük etmiştir. Onun aşk şiirleri tarihin en saygın eleştirmenlerince takdir görür. Bununla birlikte şiire biçimsel yenilik de getirir. 11 heceli 3 dize ve 5 heceli 1 dizeden oluşan kendi bulduğu vezne “Sappho dörtlüğü” denir.

*

Bağnazlığın karanlığı Sappho’nun şiirlerinin parıltısını söndürmeye çalışsa da bizler hala görebiliyoruz o ışığı ve bu cesur kadını tanıyoruz. Günümüze ulaşan parça parça, az sayıda şiir bile bizi Sappho’nun lirik tınısıyla tanıştırmaya yetiyor. Yüzyıllar öncesinden konuk gelen bir dizede bazen coşkulu bazen dokunaklı duyguları paylaşıyoruz Sappho’yla. Bu cesur kadının ölümsüz olduğundan eminiz artık. Lesbos’tan esen naif rüzgâr onun dizelerini bugüne taşıdıkça Sappho da en güzel türküleri çağıracak bizim için.

“Sadece

Hava da olsa,

ölümsüzdür

dilimdeki sözcükler”

“Yakındığım yok

Bir düş değildi

Esin perilerinin

bana bağışladıkları zenginlik:

ben ölsem de,

adım hiç unutulmayacak”

Kaynaklar

  • Sappho. Nedir Gene Deli Gönlünü Çelen. Çev., Cevat Çapan. Haz., Celâl Üster. İstanbul: Can Yayınları, 2014.
  • Sappho. Şiirler -Fragmanlar-. Çev., Alova. Ed., Ali Alkan İnal. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,2020.