“Tamamlanmamış bir hayat benimki…tıpkı her hayat gibi..hep eksik, hep yarım…”
Günlerdir Amy Winehause’u düşünüyorum. Amy Winehouse’u Kosta Kortidis’ten dinliyorum.
“İki telefon çalma sesi arasında kalan bir hayat benimki… Bir bestelenmemiş şarkı, bir okunmamış şiir, hiç gülümsememiş bir mutluluk gibi… Belki de geriye doğru bakıldığında daha anlaşılır olacaktır her şey… Hayat zaten hep iki şeyin arasına sıkıştırılan bir süreçten başka bir şey olmadı hiç. Belki yazılmamış bir şarkının sözleri gibi oldum hayatım boyunca… Belki de başkalarının hayatının en ulaşılmazı oysa ben sadece Amy olmalıydım, olabilmeliydim. Sadece Amy! Geriye bakıldığında bir şeylerin daha anlamlı oluyor olması da beni kahredecek. Belki başkalarını da ama yapacak bir şeyinin olmaması zaten hayatın kendisi… Ben Amy Winehouse. Beni böyle tanıdınız. Arkamdan neler konuşulacak bilmiyorum. Hiç de bilemeyeceğim. Bu da kötü ama kötü şeylerin toplamı bana hayat oldu. Bana sorulmadı, benim tercihim olmadı… Hiç doğmamış olmayı dilemek gibi; ‘Bana Amy De’ demek! Hiç doğmamış olmanın sonsuz hiçliği, sonsuz mutluluğu, yazılmamış bir şarkı sözü, çalmamış bir telefon, sevilmemiş bir sevgili başkaları benim yerime konuştu…”
“Bana Amy De” Kosta Kortidis ‘in, 2019 yılında yazdığı biyografik bir oyun. Okuru / izleyiciyi yormayan, didaktik olmaktan uzak, son derece etkileyici, son derece başarılı bir kurgusu var. Söylenecek sözü dolandırmıyor, uzun yinelemelerle dolu yan sokaklara dalmıyor. Sloganlara sığınmıyor.
Bir süredir çekilen biyografi filmlerinden ve sahnelenen piyeslerden bu eseri farklı kılan, az önce belirttiğim gibi, altı özellikle çizilmiş, sürgit bağıran cümlelerden arınmış olması.
Karşımızda zaman zaman “korkmaktan korkmaya başlayan”, “sadece şarkı söylesem bana yetecekti” diyen bir kadın var. Kendi ifadesiyle “boşlukta sallanmakta yorulmuş”, ciddi bağımlılıkları olan üstelik bulumia hastası bir kadın. Dahası “son sözlerini bile başkalarının söylediği” bir kadın. Dünya tarihinde, aynı gecede pek çok ödüle değer bulunan tek sanatçı olmak rekoru da onundu. Oysa sadece Amy olmak istemişti.
Farklı bir Edith Piaf, Dalida, Lady Diana Spencer, Cahide Sonku ya da Şevkiye May, belki Arusyag Papazyan öyküsü tadındaydı kısacık yaşamı. Fonda hep o derin hüzün. O keskin, jilet kesiği acılar. Nice hayal kırıklıklarına dölyatağı olmuş ilk çocukluk zamanları… İlk duygusal istismar ailede başlamaz mı zaten?
Kınından sıyrılmış bir bıçak gibiydi Amy Winehouse’un hayatı. Yanlış yapılmış her tercihte doğruyu aramaktan vazgeçmişti çoktan. Yedeğinde yüzlerce yıl önce oluşturulmuş ızdıraplar vardı. Nasıl derler, isyan ve yenilgi yalaz olup sarmıştı bedenini. Çifte su verilmiş iç sarsıntıları, matemleri vardı, kimsenin umursamadığı. Ve sil baştan çıkagelen acılar.
Sevgisizliğin insanı güçsüzleştiren derin anaforunu iyi biliyordu.
Her geçen gün sona doğru, her şey sona, bitişe ayarlanmıştı sanki. Hayata karşı, hayata dair o tükenmez hırçınlığı, safran sarısı acıları taşırdı kalbinde.
Şarkılarıyla, yorgun, kaskatı bir yaşamın eşsiz baharı olmuştu Amy Winehouse.
Kemâl Başar ‘ın yönettiği Tiyatro Keyfi yapımı “Bana Amy De” yi, ne yazık ki, sahnede izleme fırsatım olmamıştı.
8 Mart 2023 akşamı “Amy Winehouse ” yeni bir kadro, yeni bir uyarlama ve yine Kemal Başar rejisiyle perde açtı.Koreografiyi Dilara Çakmak, ışık tasarımını Yüksel Aymaz üstlenmiş. Cansu Tekoluk, Zeynep Yaycıoğlu, Kaan Erkam ,Savaş Alp Başar başlıca rolleri paylaşmış.
Oyun öncesi Kemal Başar ve Kosta Kortidis ile konuştum.
Yazar ve yönetmen işbirliğine dair Kemal Başar şunları söyledi:
“Pek çok oyunumuz ülkenin en önemli yazarlarına ısmarlanıyor. Amy Winehouse da, Ted Bund’, Camille – Taşın Kalbi gibi onlardan biri. Kosta Kortidis dehası, fikrimizi daha kuvvetli bir yere taşıdı. Ekibimizi ve benim reji yaklaşımımı çok yakından bilen bir yazar, Kosta ile dünyadaki yazar – yönetmen işbirliğini gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum, kendisiyle bundan sonra da daha pek çok uyumlu işimiz olacağı kanısındayım. ‘Amy Winehouse’ bir uyarlama değil. Bir reji. Örnek olarak, Avrupa ve Türkiye’de ‘Romeo ve Juliet’i üç, ‘Hamlet’i iki kez yönettim. Sonrakiler ilkinin uyarlaması mıydı? Hayır, yeni rejilerdi. Amy Winehouse da bir prömiyer.”
Kosta Kortidis’e Amy Winehouse’u sordum:
“Kemal Başar çok eski arkadaşımdır, öncelikle bunu belirtmek isterim. Hiç kuşkusuz, şimdiye kadar yazdığım oyunlar arasında, en özel olanlardan biridir, diyebilirim. Amy Winehouse gibi, çok genç yaşta kaybettiğimiz bir dünya insanı, yıldızıydı konumuz. Hayatın dramatik kırılması açısından bir değerlendirme yaparsak bu oyunun yazılışı da önemlidir. Bu oyunu Kemal Başar’a armağan, hatta ithaf ettim. Oyunu bir pazar akşamı tamamlayıp Kemal Başar’a göndermiştim. Okuyup derhal beni aradı. Çok duygusal bir konuşma geçti aramızda. Ve ertesi gün Kemal Başar ağır bir kalp krizi geçirdi ve resmen ölümden döndü. Kısaca, Amy Winehouse oyunu kendi içinde olmasa da, dışında gelişen böyle bir duruma da sahip.”
“Amy Winehouse” etkileyici teksti, başarılı rejisi, oyunculukları ile izlenmeyi hak eden, tarihten yakın bir zamanı dirilten, nitelikli, özü, söylecek sözü olan, yarına kalacak oyunlardan biri.
Bir gün daha başlıyordu Amy Winehouse için. Her günkü gibi, bir gün. Bir sabah mavisi geçmişti gözlerinin içinden… Kaybolan hayatına baktı sadece, gülümsedi. Hepsi bu!