Bestesi Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca’ya, güftesi Şerafettin Aydınlık’a ait olan, Kürdîli hicazkâr makamı, Düyek Usûlü’ndeki “Geçmesin Günümüz Sevgilim Yasla” adlı şarkıyı bambaşka bir yorumla dinledim az önce. Ve farkında olmadan esere eşlik ettiğimi ayrımsadım.

Yaşar Özel, İnci Çayırlı, Vedat Çetinkaya, Hüner Coşkuner’in yorumlarını hatırladım birden. Çocukluk yıllarımın en güzel şarkılarından biriydi, hiç kuşkusuz. Kim bilir ne çok sevdaya barınak olmuştu. Gölgesini sert lacivertlere, çividi ortancalara gizleyen, ötelerden tanıdık bir koku, bir lezzet, bir şarkıyla çoğalıp sökün eden hatıralara da yol ve durak.

Şimdi düşünüyorum da bu eserde beste ve güftenin uyumu o kadar etkileyicidir ki içe işleyen, kalbe dokunan, gizli kalmış bir şeyler vardır sanki. Aşk ve ihtirasın birleşip birleşmeyeceğini (Ayrı dursalar daha mı iyi olur yoksa?) yeniden sorgular insan her dinlediğinde. Ela gözlerde çoğalan menevişli ışık kırılmalarını hayal eder, uçuşan kızıl saçları da. Anılar, yaşanmışlıklar, çağrışımlar arasında bulur kendini.

Gizlice silinen bir gözyaşı damlası.

Timur Acımış ustalıklı katında teatral bir yorumla ele almış eseri. Harflerdeki, notalardaki ruhu başarıyla yansıtırken müzikal estetiği korumayı başarmış.

HER NOTA, HER SÖZ, HER BESTE YALNIZ KENDİNİ ANLATIR…

Bir karşılaşmamızda “Şarkılarla sınandı hayatım,” demişti Timur.

Günlerden bir gün “Meğer bir şarkıya bir hayat sığarmış ,” diyerek son çalışmasını dinlettmişti bana.

“Her şarkı bir yaşamdır aslında ve hiçbir yaşam yarım bırakılmamalıdır. Şarkılar da.”

Belleğinin başrollerinde sadece insanlar değil, şarkılar da vardı. Hepsini biriktirdi. Günü geldiğinde yerlerini bulacaklardı nasılsa.

“Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” Her çocuğun istisnasız karşılaştığı bu soruyu sadece içinden yanıtlamıştı. Eskilerin deyişiyle şarkıcı, oyuncu, ahir zaman tanımıyla yorumcu.

Her insan gibi, Timur’un da mühürlü yalnızlıkları, lila rengi hüzünleri, arada sığındığı geçmiş zaman fotoğrafları vardı. Gözlerinden yağmurlar da geçmişti, keskin hüzünler, taşkın sevinçler de. Umutlar, düşbozumları da. Dağarcığına oldum olası hayatın renklerini eklemişti hep. O belki de, 118 yıl öncesinden çıkıp gelmiş bir Çehov kahramanıydı.

Timur’a soracaklarım vardı. Aklıma gelen, dilimin ucuna takılan birkaç soru. Sağ olsun, kırmadı beni, yanıtladı.

Pınar Çekirge: Dizi oyunculuğu ve şimdi bir single çalışması… Hepsi birbirini tamamlıyor aslında. Hep sanatın içinde olmak nasıl bir duygu ?

Timur Acımış: Öncelikle ‘acabaları, sonraları, elalem ne derleri, yaşımı başımı’ bir kenara bırakıp içimden geçen sese kulak verdim. Yüzümü rüzgara döndüm ve yürüdüm. Daha evvel iletişim ve sunum üzerine kurumsal bir şirketten aldığım eğitimler ve sonrasında Ayla Algan ile Dizi ve Sinema Kamera Önü Eğitimi söz konusuydu zaten. Geçtiğimiz yıllarda televizyon dizilerinde yardımcı oyunculuk çalışmalarım başlamıştı ve halen devam ediyor. Söylemek istediklerim vardı oysa. Farklı bir mecrada söyleyeyim, dedim. Ve bir şarkı seçtim.

Pınar Çekirge: Bildiğim kadarıyla müzikle amatör olarak ilgilenmişliğin var geçmişte…

Timur Acımış: Aynen öyle, 1990 yıllarında Adana Belediye Konservatuvarı’nda başlamış olduğum müzik çalışmalarına Adana Musiki Derneği ile devam ettim. Uzun bir süre korist ve solistlik yaptım. Şimdi de vaktiyle demlenmeye bıraktığım bir hayali yeniden var etmek istiyorum aslında. Zaten hep dediğim gibi, şarkılarla sınanmış bir adam ne yapar ? Şarkı söyler. Hayatına ve duygularına sözcü olmuş notalara sözlere sığınır. Onlarla bütünleşir. Onlarla yaşar.

Pınar Çekirge: Peki neden “Geçmesin Günümüz” şarkısı. Bu eseri seçme nedenin neydi?

Timur Acımış: Öncelikle babamın çok sevdiği bir eserdi. Ve onun, oldum olası bir arzusu vardı; profesyonel olarak şarkı söylemem. Ama yaşam koşulları, iş hayatı, sorumluluklar bu isteği gerçekleştirmemi her defasında ertelemişti. On ay önce babam yoğun bakımda tedavi görürken, dakikalarla sınırlı kısacık bir zaman diliminde, bu konuyu kendisiyle tekrar konuştuk. Ne tuhaf, hazır olduğumu hissettim birden. Deneyecektim en azından. Başarılı olup olmamak önemli değildi. Projeye başlamadan kısa bir süre önce babamı kaybettim. Sonrasını biliyorsun zaten, seslendirdiğim şarkı, geçtiğimiz nisan başında dijital platformlarda yayınlandı. Kim bilir belki babam da bir yerlerden beni dinliyordur, böyle olmasını istiyorum. Neden bu şarkı diyordun, değil mi? Şöyle izah etmeye çalışayım, bu şarkı bana çok şeyler anlatıyordu, tutkuları, aşkları, sevgileri, elemleri, ödeşmelerimi. Bir tür hemhal olma hâli, diyebilirim aslında. Aslında bu şarkıda hayatımı seyrettim, yeniden yaşadım ve stüdyoya girdim. Öyle olmalıydı. Bileğimin hakkıyla kuşanmaya çalıştım beste ve güfteyi.

Pınar Çekirge: Çok kişi, mesela en başta Yaşar Özel bu esere yorumlarıyla damga vurmuşlardı. Bu seni ürkütmedi mi?

Timur Acımış: Tabii ki, bu eseri seslendiren herkes çok güzel bir şekilde icra etmiş. Ben sadece nasıl farklı yorumlayabilir, ne katabilirim diye çalışmalar, denemeler yaptım kendimce.

Pınar Çekirge: Sana göre yorumunu değişik kılan neydi?

Timur Acımış: Aranjörüm ile bu konuda kafa kafaya verdik ve neyi daha farklı yapabiliriz, yeni jenerasyona bu şarkıyı nasıl dinletebiliriz, sorularına yanıt aradık. Bütün bu detaylara odaklandık öncelikle. Aslolan, hiç kuşkusuz içimdeki debisi yüksek duyguları yansıtmaktı. Bilmem başarabildim mi? Bunun kararını dinleyenler verecek, hiç kuşkusuz.

BİR DE “TİMUR’DAN DİNLEDİM…”

Birkaç şarkı vardır çok sevdiğim, hatta arada (birileri duyacak korkusuyla) gizlice terennüm etmeye çalıştığım. İşte onları, geçenlerde bir de Timur’dan dinledim.

Yıllar yılı, sadece ‘Ajda Pekkan koristleri’nden biri olmakla övünen ben, bir baktım Timur’a vokal yapmaktayım. Ah, bu had aşışlarım, dizgin / gem tanımaz, tescilli ego manyaklığım.

İster misin, dedim kendi kendime. “Hisseli Harikalar Kumpanyası”nın Cafer’ine özenip:

Pek sayın assolistler

Emeller, Abacılar, Sevgili Gönül Abla…perdeden transferler…

Çekilin yoldan…geliyor geliyor Mehlika Cafer..” (*) diye başlayayım.

Neyse aklımı başıma devşirdim hemen ve Timur’un ustalık katındaki yorumlarına kulak verdim.

Özetle, bazı şarkıları bir de Timur’dan dinlemek gerçekten çok güzel.

Gününüzü bu şarkıyı dinleyerek, müzikle geçirmenizi öneriyorum.

(*) Söz: Ç.Talu