Bir masa var.
O masaya inanıyorum.
Bir gün o masa etrafında toplanacak olan insanlara,
Anlatılacaklara,
Ve anlatılmayacaklara,
Tebessümlere,
Konuşmadan söylenecek birçok şeye,
Yanağımızdan usulca bir kaç damla gözyaşı düşecek o geceye,
İnanıyorum.
Güzel insanlar olacak o masada.
Kötülerle sınanmış iyi insanlar…
Uzaktan bakınca kuru bir iskemle görülecek kıçımızın altında.
Ama bizim için dünyadaki en ihtişamlı taht olacak.
Bir şey için değil, birbirimiz için oturacağız o masaya.
İnancımızı yineleme gereği hissetmeyeceğiz,
Zaten birbirimizi bileceğiz,
Kendini bilmezden uzakta olacağız
Kimseyi anmayacağız,
Kimseye saymayacağız,
Kimseye sövmeyeceğiz.
O masada olmayan kimseden bahsetmeyeceğiz.
Değil mi ki bir taburelik seciye gösterememiş bu hayatta,
Gayri onu kendine terk edeceğiz.
Geceden buluşacağız sabaha dek!
Burası belki eski bir veranda
Belki yarım, ahşap, eski bir iskele
Yüzümüzde daha da eski bir hikaye
Hayata dönmek için ne güzel yer ama…
O yere,
O verandaya,
O geceye,
O yarım iskeleye,
O gıcırdayan taburelere,
Cilası çoktan yitmiş olan o masaya
Ve o masaya dayanan dirseklere,
İnanıyorum!
Öyle inanıyorum ki,
Sizden önce gidip;
Siz gelene dek,
Onlarla birlikte eskimek istiyorum.