Hemen her toplumda kurban ritüelinin varlığına tanıklık ederiz. Bu dinî davranışı açıklamak için çeşitli teoriler öne sürülür. Bazılarına göre Tanrı’ya adanmışlığın tezahürü, bazılarına göreyse toplumsal şiddetin bertarafı… Bu yazıda kurban ritüelinin tarihsel arka planını ve günümüzdeki yansımasını tartışacağım.
Oedipus Kompleksi ve Psikanalitik Kuram
Freud, insan davranışlarını açıklarken mitolojiye sıkça başvurur. Özellikle Oedipus kompleksi, onun düşüncesinde önemli yer tutar.
Freud’a göre kurban, bizatihi Tanrı’dır. Tanrı ise bir anlamda baba figürünün yansımasıdır. Babanın katli, erkek evladın annesine duyduğı kıskançlıktan ileri gelir. Buna karşın babasına örtük bir hayranlık besleyen erkek evlat babasını katletmek yerine bir totem seçer. Totem olarak belirlenen kurbanlık, klanın lideri olan erkek hayvanlardır çoğunlukla.
Tanrı-babanın katli, Freud’a göre insanlığın ilk büyük günahlarındandır. İsa, kendisini feda ederek bir bakıma Tanrı’ya karşı işlenmiş suçun kefaretini öder.
Günah Keçisi
Girard’ın düşüncesinde “şiddet” kilit unsurdur. Ona göre kurban, şiddeti bastırmanın yollarından birisidir. Kurban; birey veya Tanrı için değil, toplum içindir aslında.
Şiddetin giderilmesi veya yansıtılması için toplumlar kurbanlık seçer. Tıpkı Freud’un düşüncesinde olduğu gibi kurban edilecek hayvan totemdir. Hayvanın savunucusu yoktur, hayvan günah keçisidir. Feda edilecek günah keçisi bulamayan toplumlar, içlerinde taşıdıkları şiddeti birbirlerine karşı yansıtırlar.
Tekrarlanan Kurban Ritüeli
Dinsel düşünüşün büyük anlatıcısı Mircea Eliade, kurban ritüelini bir arketip olarak ele alır. Yani, kurban etme eylemi ilkel-geleneksel bir davranış olup, günümüzde düzenli tekrarlarla seyreder. Aslında her kurban, ilk kurbanın taklidi niteliğindedir.
Dinsel davranışları bir tarihçi bakışıyla inceleyen Eliade’nin anlatımında kesin sonuçlara varmak oldukça zor. Söz gelimi, yeryüzündeki ilk kurbanın ne zaman adandığını bilmek mümkün değil. Aynı şekilde, eskiçağlarda gerçekleşen kurban ritüelinin ve birçok dinsel törenin gerçekleştiği ortamın şartlarını gözlemleyemiyoruz.
İnsanlar Niçin Hâlâ Kurban Kesiyor?
Sorunun yanıtı aramak oldukça zor. Öncelikle akla dinî birtakım kaygılar geliyor. Kurban kesmenin bir zorunluluk olduğu anlayışı ülkemizde hâkim. Halbuki İslam inancında kurban ibadetinin farz ibadetler arasında yer almadığı hakkında fikir birliğine varılmış durumda.
Hâl böyleyken milyonlarca insanın her sene kurban ritüelini tekrarlamasını nasıl açıklarız? Yukarıda bahsi geçen kuramları kabul etsek dahi, günümüz insanının davranışlarını açıklamak için mitsel veya psikolojik çıkarımlar yetersiz kalıyor.
İnsanlar artık antropolojik varlıklardan ziyade tarihsel varlıklar. Modern ötesi çağa kadar insanlık büyük dönüşümler geçirdi; hakikat anlayışları, dünyaya bakışları ve hayatı algılama biçimleri köklü değişimlere uğradı. Dolayısıyla, insan davranışlarını açıklamak karmaşıklaştı. Söz gelimi, insan eylemlerini evrimsel veya tarihsel olgularla anlamaya çalışmak yetersizleşti. Buna karşın, Mircea Eliade’nin bu mesele hakkındaki düşüncesi dikkate değer:
“Dinsiz insan dini bilinçli olarak yaşama yeteneğini ve böylece onu anlama ve üstlenme olanağını kaybetmiştir; fakat varlığının derinliklerinde hâlâ bunun anısını muhafaza etmektedir.”
Bu söyleme göre, insanlar bugünlerde bazı inançlarını yitirseler dahi, farkında olmadan birtakım alışkanlıkları sürdürmeye devam edebilir.
Kurban “Bayramı”
“İnsanlar Niçin Hâlâ Kurban Kesiyor?” sorusu, aynı zamanda bir sorun aslında. Her sene milyonlarca kurbanlık, bir geleneğin devamı uğruna canından oluyor. Kesim esnasında yaşanan eziyetler de cabası.
İnsanların niçin kurban ritüelini devam ettirdikleri sorusu açıklığa kavuşmuş değil. Her hâlükârda, günümüz dünyasında yeri olmayan bu uygulamanın terk edilmesi gerekiyor.
Kaynakça:
Mircea Eliade, Dinler Tarihi Giriş, Alfa Yayıncılık
Mircea Eliade, Kutsal ve Kutsal Dışı, Alfa Yayıncılık
Yaşar Nuri Öztürk, Kurban Kesmek İbadet mi?,
Özer Çetin, Kurban Teorileri, (189-221)
22 yaşında, Tarih Bölümü lisans öğrencisi. Hazırladığı yazılar çeşitli internet sitelerinde ve e-dergilerde yayınlandı. Bir süre metin yazarlığı yaptıktan sonra Yeni İnsan Yayınevi’nde çalışmaya başladı. Hâlâ burada çalışmaya ve hayvan hakları, sosyal tarih ile edebiyat eleştirisi gibi alanlarda yazmaya devam ediyor.