İtirazı var

Kader Can, gücünü suskun çıplak gerçeklerimizden ve toplumsal doğal afetlerimizden alan bir oyun olarak sezonun öne çıkan yapımlarından. Murat Mahmutyazıcıoğlu tarafından yazılan ve yönetilen tek kişilik oyunda göz kırptırmadan kendini izleten Deniz Karaoğlu, performansıyla soluğumuzu keserken umudumuzu onarıyor ve erkeğin varoluş mücadelesine ayna tutuyor.

Sahnede hepimize fena halde tanıdık gelen birini seyrediyoruz. Asi, bazen öfkeli ama her haliyle sevimli, dahası hep samimi bir mahalle delikanlısı. Bir annesi var, bir sevdiği var, bir hayali var. Parası yok, korkusu yok, itirazı çok. Rap şarkıcısı olmak istiyor delikanlımız. Adı Kader Can. Hikâyenin kahramanının rap yıldızı olma hikâyesi mi? Hayır, fazlası var. Ülkemizde her genç erkeğin geçtiği mecburi bir yol var evvela: Askerlik. Evet, bu kadar bildik bir konusu var Kader Can’ın. Sıradan hikâyelerin büyüsünü görmek ve göstermek, pek az yaratıcı kişinin altından kalkabildiği bir mesele. Burada öyle hassas noktalar var ki, abartıdan ve sömürüden kurtulmak o kadar da kolay değil. Ve fakat, bazılarının da kaleminin ruhu bu.

Kader Can, gücünü suskun çıplak gerçeklerimizden ve toplumsal doğal afetlerimizden alan bir oyun olarak sezonun öne çıkan yapımlarından. Murat Mahmutyazıcıoğlu tarafından yazılan ve yönetilen tek kişilik oyunda göz kırptırmadan kendini izleten Deniz Karaoğlu, performansıyla soluğumuzu keserken umudumuzu onarıyor ve erkeğin varoluş mücadelesine ayna tutuyor. Bakın bu önemli; erkeğin de kimlik avı/krizi/savruluşu var, o da özgürleşme kavgasında…

“Babalar ölür, sonra çocukları…

Bulut ölür, yağmur olur, insan ölür, toprak olur, rüzgâr eser, kaya olur… Bundan da çok güzel rap olur.”

Kader Can, tutkun olduğu rap’in isyankâr ruhunu yoldaşı belleyip dünya düzenine kafa tutmaya hazırlanırken askere alınıyor, özgürlüğü elinden alınıyor, sevdiğinden, anasından uzağa gönderiliyor. Bunları hiçbiri onun seçimi değil; bozuluyor haliyle. Kılığı kıyafeti, saçı başı, oturması kalkması… Kader Can, “erkek adam” olsun diye dönüştürülüyor ama içine dokunamıyorlar hâliyle. Ve askerlik onun için içsel bir keşif/yolculuk haline geliyor. Askerlik, son yılların popüler temalarından. Televizyonlardaki yerli yapım dizilerde ve sinemalarda sık sık karşımıza çıkıyor. Kader Can’daki askerlik ise yazarın (Murat Mahmutyazıcıoğlu) meseleye farklı bakış açısını yansıtıyor. (Bu kısma dair daha fazla detaya girmek uygun olmaz; spoiler sayılır.)

“Bütün yollar denize ulaşır, bizde martılar çöplükte dolaşır…

Balkonda beynine yersin kurşunu, bedenler hep yerlere yığılır…”

Yönetmen yardımcılığını Sevda Deniz Karali’nin, koreografisini Gizem Bilgen’in üstlendiği, müzikleri Ah! Kosmos imzalı Kader Can’da Deniz Karaoğlu yaklaşık 100 dakika boyunca (tek dekor olarak bir küpün üstünde/etrafında/yanında) birçok karakteri canlandırıyor; annesini, taksi şoförünü, sevgilisini, mahallelisini… Kostüm değiştirmiyor, hiçbir şekilde hiçbir karakteri karikatürize etmiyor. Burada Deniz Karaoğlu’n dair notlar düşmek de gerek. 2010’dan beri sahnelerde Karaoğlu. Bazı Sesler (2010), Yalnız Batı (2011), Kayıp (2012), Kurabiye Ev (2012), Özel Kadınlar Listesi (2015), Parçacıklar (2016) gibi pek çok oyunda yer aldı. Kader Can’ın yanı sıra Mutluyduk Belki Bugüne Kadar’da oynuyor. Kader Can’daki oyunculuğu kendisine yakın zamanda Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) 2019 “Yılın En İyi Erkek Oyuncusu Ödülü”nü de getirdi.

Fotoğraf: Berkant Demirbilek

Sahnelerimizde bizim hikâyelerimizi anlatan çağdaş metinler her geçen yıl daha çok parlıyor. Yazarlarımızın kalemlerinden daha cesur ve daha sade tekstler çıkarken, birçok oyuncunun keşfedilmesine de olanak sağlıyor günümüz tiyatrosu. BAM, 2016 yılında kurulmuş bir tiyatro grubu. Kuruculardan Murat Mahmutyazıcıoğlu tiyatro seyircisinin uzun zamandır tanıdığı bir isim. Oyuncu, dekor tasarımcısı, grafik tasarımcı, illüstratör olarak da yıllardır birçok oyunda karşımıza çıkmıştır. Kendisini yakın takibe almış bir seyirci olarak, Kader Can’da yazar ve yönetmen olarak geldiği noktaya hayranlıkla, bundan sonra imza atacağı yapıtları merakla bekliyorum. Böylesi sade ve güçlü metinlerle daha çok çağdaş oyun, daha fazla bizden hikâyeyi sahnede görmek dileğiyle…

NİSAN AYI TAKVİMİ*

7 Nisan Toy İstanbul

13 Nisan Kadıköy Theatron

19 Nisan Kadıköy Theatron

21 Nisan Bursa Ayşe Selen Deneme Sahnesi

23 Nisan Toy İstanbul

27 Nisan Kadıköy Theatron

* Oyunun güncel takvimini ve BAM’ın tüm oyunlarının gösterimlerini www.bamistanbul.com adresinden, sosyal medyada @bamistanbul hesaplarından takip edebilirsiniz.

**Oyun Fotoğrafları: Murat Dürüm