“Masumiyet, bir çocuğun katliamdan önce annesine sorduğu soruda saklıydı.

Anne küçük çocukları küçük kurşunlarla vururlar değil mi?

Çünkü küçük kurşunlar canımızı çok acıtmaz”

 

Öyle anlar vardır ki tek bir sözle anlatmaya gücümüz yokken, bir fotoğraf karesinde okuruz bütün hikayeyi. Mutluluğun tarifi kolaydır da; ya acının tarifi! İnsan olmanın, yüreğimizde merhamet biriktirmenin gereğidir gördüğümüz acı karşısında içimizin yanması.

İnsanlık tarihinin yüz karası olmuş o acı anların fotoğraflarını ve hikayelerini paylaşacağım bugün sizlerle. Her fotoğrafla canım acısa da, yüreğim yansa da umudumu yitirmeyeceğim barış dolu bir dünyaya doğacak çocuklar için. Ve dilerim ki masmavi bir gökyüzü altında, yemyeşil çimenlerin üzerinde koşarken mutluluğa dair çekilsin o çocukların fotoğrafları.

Jimi Hendrix’in dediği gibi ; “Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde, dünya barışı tanıyacak.”

Japonya 2. Dünya Savaşı sırasında 1937 yılında Çin’i istila etmeye başlamıştır. Çinlilerin savunma hatlarını terkedip geri çekilmesi üzerine Japonlar Çinlilerin bıraktığı hatları hava saldırısı ile bombalayacaklarını ilan etmişlerdir. Ancak, Japon uçakları beklendiği gibi Çin savunma hatlarını vurmak yerine nakledilmeyi bekleyen 1800 adet kadın ve çocuğun bulunduğu tren istasyonunu vurmuştur. Japon askerleri tren istasyonundaki insanları asker zanetmiştir ve 1500 masum insan ölmüştür.

Bu fotoğraf bombalama sonrası fotoğrafçı H.S. Wong tarafından çekilmiştir. 1,5 aylık kısa bir süre içerisinde 130 milyonu aşkın insan tarafından görülmüştür ve Japonlara karşı bir kamuoyu oluşturulmasında önemli bir görev yapmıştır. Bu olayın üzerine Japonlar fotoğrafçı Wong’u öldürecek kişiye ödül vereceklerini ilan etmişlerdir.

Fotoğrafta ağlayan çocuk 16 yaşındaki Hans-Georg Henke isimli, Hitler’in genç askerlerden oluşan birliğinin bir üyesidir. Bu fotoğraf Almanya’nın 2. Dünya Savaşı sonundaki mağlubiyetinden 1 gün önce, 1 Mayıs 1945’de çekilmiştir. Yüzünden okunan çaresizliği, gözyaşları ve bedenine fazlasıyla büyük gelen asker kıyafeti fotoğrafı güçlendiren en önemli detaylardır.

Çocuk yaşta kaçırılan, esir alınan, köle pazarının küçük, masum çocukları. Bu fotoğraftaki insanların nispeten mutlu bir sonu var. Bu gördüğünüz çocuklar, 1 Kasım 1868’te İngilizler tarafından kurtarılmıştır.

13 Ağustos 1961’de, Almanya, Berlin’i ikiye bölmek amacıyla, dikenli tellerden yapılan bir çit kurmuştur. Fotoğrafta gördüklerinizden biri, Doğu Almanya’da sınırda görev yapan ve kimseyi sınırın öte tarafına geçirmeme konusunda emir almış bir asker. Diğeri ise ailesinden ayrı kaldığı için Batı Almanya’ya geçmek isteyen bir çocuk.

Fotoğraf, askerin vicdani bir sorumluluk hissetmesiyle (emirlere karşı gelmesine rağmen) küçük çocuğu sınırdan geçirdiği o anlara dair çekilmiş. Bu fotoğrafın çekilmesinden sonra, bu asker görevden alınmıştır.

Holodomor (Голодомор), 1932–1933 arasında, o dönem Sovyetler Birliği’nde, şimdiki Ukrayna ve Rusya’nın Kuban bölgesinde suni olarak yaratılan kıtlık sebebiyle yaklaşık olarak 8 milyon insanın yok olduğu olaylara verilen addır. Gördüğünüz fotoğraf, 1933’te Kharkiv’de çekilmiştir.

Fotoğrafın en hazin yanı, kaldırımda yatan cesetlerin yanından insanların umursamazca geçiyor olmaları.

Gördüğünüz fotoğraf, Stefan Passe tarafından çekilmiş ve National Geographic’in 1913’teki sayısında basılmıştır. Fotoğrafın başlığı oldukça net: “Moğol bir kadın açlıktan ölmeye mahkum edildi.”

Daha önceden bölgeye giden ziyaretçiler, insanların doğru düzgün oturamadıkları veya yatamadıkları kutuların içerisinde bazen yıllarca kilitli tutulduklarını anlatmışlardır. Bazı kutuların halka açık yerlere konulduğu, böylelikle etraftaki insanların isterlerse mahkuma kutunun üzerindeki küçük delik aracılığıyla yemek verebildiği bilinmektedir.

Küçük suçlardan ceza alanlar, bir ya da birkaç hafta kutunun içerisinde tutulurken, suçun büyüklüğüne göre kutunun içerisinde geçirilen sürenin değişebildiği bilinmektedir.Fotoğrafçı Stefan Passe, fotoğrafta gördüğünüz kadının akıbeti ile ilgili umutsuzluğa kapıldığını söylemiştir.

Bergen-Belsen toplama kampı, Nisan 1945’te dağıtılmadan önce, Naziler burada yaklaşık 50.000 insanı öldürmüştür. Bu fotoğraf da o kampta çekilmiştir.

Toplama kampında görevli doktor Fritz Klein, yaptıkları nedeniyle Aralık 1945’te asılmıştır. Klein’ın görevi, gelen mahkumların çalışmaya uygun olup olmadığını belirlemektir. Onun uygun değil olarak belirlediği kişiler gaz odalarında öldürülmüştür. Klein, kendini sonradan şöyle savunacaktır: “Doktor olarak sadece karar verdim, sonrasında başlarına gelenlerin benimle ilgisi yoktu.”

Gördüğünüz fotoğraf Joe O’Donnell tarafından Nagazaki’deki bombalamadan kısa süre sonra çekilmiştir. Joe O’Donnell’in oğlu, özellikle bu fotoğrafın babasını çok derinden etkilediğini anlatmıştır.

Fotoğrafta gördüğünüz küçük çocuk ölü. Onu taşıyan çocuk, onun ağabeyi. Kardeşinin naaşını bir krematoryumda yakılması için çıplak ayakla sırtında taşıyan ağabey, kardeşinin yakılmasını izlerken tek bir damla gözyaşı dökmediği ama dudaklarını ısırmaktan kanattığı bilinir.