Bu yazımda sizlere hafta sonu kısa bir yolculuk yaptığım Çanakkale’nin Tevfikiye Köyü sınırları içerisinde yer alan Troya Antik Kenti’nden bahsedeceğim. Troya Antik Kenti, Homeros’un İlyada destanından yola çıkarak keşfedilmiş antik kent uygarlık tarihi açısından oldukça önem taşıyor. Çünkü Anadolu’da sistematik tarih öncesi döneme ait ilk kazı burada gerçekleştirilmiştir. Ayrıca UNESCO tarafından 1998 yılında dünya mirası listesine alınmıştır. Troya M.Ö. 3000’den M.S. 500’e kadar yerleşimin olduğu bir kenttir.

Gezimizden ayrıntılara geçmeden önce İlyada Destanı ile ilgili bilgi verecek olursak, Grekçe yazılmış bu epik bir şiirin konusu Akhalılar ve Troyalılar arasında geçen Troya Savaşı olmakla birlikte savaşın kısa bir bölümü anlatılmıştır. Destan kahramanlarından Akhilleus’un öfkesi ile başlayan başlar, Hektor’un ölümüyle sona erer.

Antik kent, günümüzde kent açık hava müzesi olarak ziyaretçilerini karşılıyor. Girişte ilk olarak destanın ana kahramanlarından biri olan Troya atı yer alır. At orijinal olmamakla birlikte anlatıda geçen atın bir taklididir. Kenti ziyaret sonrası alışveriş yapabileceğiniz müze mağazası da giriş bölümünde bulunuyor.

Ardından Pithos Bahçesi olarak adlandırılan alanı takip ediyoruz. Burada büyük fıçı benzeri saklama kapları sergilenmektedir. Kapların önemi Akdeniz ve Yakındoğu’da tarih öncesi dönemden kalma en eski keramik formları olmasıdır. Yolumuza devam ettiğimizde tapınağa ait duvarı kalıntıları, sur, ev ve kule kalıntılarını görmekteyiz. Bu saydığımız bölümler numaralandırılarak tabakaları belirginleştirilmiş haldedir ve gezi sırasında farkı anlamak açısından kolaylık sağlar. Ardından Kuzeydoğu Bastiyonu’na geçiyoruz. Burası güçlü savunma sistemine ait bir bölgedir. Bastiyon, sur duvarlarına belirli aralıklarla yapılan gözetleme kulelerinin taban yapısına verilen addır. Bastiyonun arka tarafında ise büyük tiyatro yer alır. Altı bin kişilik seyirci kapasitesine sahip olan tiyatro gösterişli heykelleri ile tanınmaktadır. M.Ö. 4. yüzyıl sonlarında inşa edilir ancak M.Ö. 85’te Flimbria tarafından yıktırılır. İmparator Augustus döneminde M.Ö. 31 – M.S. 14 yılları arasında tamir ettirilir.

Athena, Yunan uygarlığında önemli bir tanrıçadır. Bu nedenle Troya’da da karşımıza ona adanmış bir tapınak çıkar. Tahminen M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in halefi Lysimachos tarafından yaptırılmıştır. Tapınakta her yıl Athena onuruna şenlikler düzenlenmekte, adaklar sunulmakta ve kurbanlar kesilmekteydi. Kalıntılar arasında mermer mimari doku görülür. Dor düzeninde sütunlarla çevrilmiş ve karelere bölünmüş bir tavanla kapatılmış olduğu sonucuna varılmıştır. Tapınağın kirişlerinin methop kabartmalar ile süslü olduğu bilinir. Bunların en ünlüsü, bugün Berlin’de olan Apollon-Helios betimi metoptur.

Kale, yönetim merkezinin önemi bulunan hazineler ile ispatlanmıştır. (Schliemann’ın sınır dışına götürdüğü Priamos hazinesi olarak bilinen buluntulara dayanıyor.) Dönemin zenginliği, el sanatlarının düzeyi, tunç yapımında bakır kullanımının en eski yerleşimlerinden biri olması açısından önemlidir. Ayrıca keramik üretimi kalay gibi hammaddeler, lapis lazuli gibi yarı kıymetli taşlar, uzun ticaret yolları üzerinden buraya getirilmiştir. Yerleşimin İlk Tunç Çağı açısından büyük önemi vardır.

Kutsal Alan: Kutsal Alan olarak adlandırılan bölge de hangi tanrılara ait olduğu bilinmeyen yapı kalıntıları mevcuttur. Yalnızca Semendirekli tanrılara saygı duyulduğu bilinmektedir.

Bir diğer ilgi çekici bölüm ise Odeon’un yer aldığı bölümdür. Burada müzikli eğlenceler yapıldığı bilinmektedir. Karşısında da hamam bulunur. Yani burası günlük yaşamın geçtiği Agora’nın sonunda yer alan bölgedir. Odeon’dan meşhur Hadrian heykeli çıkarılmıştır ve günümüzde Çanakkale Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Heykel, Hadrian’ın bölgeyi ziyaretinden sonra halk tarafından yapılır. Oturma yerleri kalker taşındandır ve geçiş yollarıyla bölümlere ayrılmıştır. Odeon’un çevresine dağılmış pek çok mimari öğe görülebilir.

İmparator Hadrian Heykeli

Odeon’un yetmiş metre kadar sağında ise Bouleuterion (belediye binası) bulunmaktadır. Burada idari görüşmeler yapıldığı için dört tarafı sur duvarları ile çevrelenmiştir. 1995 yılında bulunan tunçtan yapılmış mühürdeki Troya amblemi ise Tunç çağına ait ilk yazılı buluntu olması açısından önem taşıyor Yazı Anadolu hiyeroglifi ile yazılmıştır. Ön yüzünde yazıcının işi tanımlanır ve taşıyıcısına şans dilenir. İkinci yüzünde iyi ve kadın işaretleri okunabilmiştir.

Kentte arkeolojik kazı çalışmaları devam etmektedir. Su ihtiyacını karşılamak için kurulmuş künk sisteminden bir bölüm günümüze kadar korunarak gelmiştir.

Kısacası Troya Antik Kenti, İlyada ve Odysseia’yı okuduktan sonra Roma Dönemi yaşantısını hissetmeniz için Çanakkale’ye yolunuz düştüğü takdirde uğramanız gereken yerlerden biri.

 

Anahtar Sözcükler

Homeros: Antik Yunan da yaşamış ozan.

Metop: Antik Yunan mimarlığında frizi bezemek için kullanılan ve trigliflerin (üçüzyiv) arasında yer alan kare biçimli mermer levha. Genellikle üzerinde mitolojik sahneleri betimleyen kabartmalar bulunur.

Odeon: Antikite de içinde müzik dinlemek için yapılmış özel yapı. Küçük bir amfitiyatro biçiminde ve genellikle üstü örtülü bir mekandır.