Kitap kapakları başlangıçta sadece içindeki sayfaları koruyan bir araç olarak var. Kapaklarda ve sırtta yazar isimlerinin, kitap adlarının yer alması bir bakıma amaca hizmet eden bir zorunluluk olarak ilk defa erken dönem kütüphanecilerin binlerce kitabın toplandığı büyük kütüphanelerde istenen kitapların bulunma zorluğuna bir çözüm olarak akıllarına geliyor. Diğer yandan eski kitap kapakları aynı zamanda işlemeler, motifler hatta bazen mücevherlerle de süslü olduğu için arşivciler ilk başta bu notları kendi ekledikleri ciltlemelere yazıyorlar. Böylelikle ciltlenen kitabın üstüne hem kitabın hem de yazarın adını eklemek günümüz modern kitap kapaklarının temelini oluşturuyor.
Yıllar içinde gelişen baskı teknolojisi ile seri hâlde üretilen kitaplar zamanla yalnız içeriği ile değil, görsel ögeleri ile de sanat ileten, söz sanatının olduğu kadar görsel sanatların da estetik bir taşıyıcısı hâline geliyor.
Ülkemizde kitap kapaklarının bir şablon içerisinden çıkması, tasarım anlayışının değişmesi çok da uzak bir tarih değil. Bana sorarsanız estetize edilmiş kültürel bir nesne olarak kitaplar, insanlar gibi yaşadıkları tarihsel dönemin de izlerini taşıyor yüzlerinde. Farklı dönemlerin kültürel ürünleri gibi, yazarların sözcükleri ve tasarımcıların estetik anlayışlarının bir noktada örtüşmesi yayınevlerinin kimliklerinin dışa vurumu ile görsel bir nesneye dönüşüyor.
Gelişen ve ilerleyen teknolojinin de etkisi ile görselliğin öneminin hızla arttığı günümüzde kitap kapaklarının okur gözünde de ayrı bir yeri var. Kitapların künye bilgilerini okuyan yayınevi, çevirmeni, baskı yılı, kapak tasarımcısının kim olduğuna da dikkat eden okurların sayısı giderek artıyor.
Bir kitap düşünün; rafların önünde dolaşırken iddialı görsel etkisi ile sizi ilk bakışta yakalasın, kitabın içeriğini size zekice anlatsın hem renklerin estetiği eksiksiz bir tipografi ile birleşsin hem de okunaklı ve karmaşadan uzak, üstelik ezberleri de bozan olsun. Eliniz istemsizce uzanıp alsın. Aklınız ne var bunun içinde desin. Öyle ya her yazanı tanımıyorsunuz. Kim bilir o merak ve çağrı, size belki bilmediğiniz ama güzel bir kapı açacak. Kendinizi o kapıyı açmaya, işareti takip etmeye gönüllü teslim edin. Sonra çevirin arkasını, metnin içinden seçilmiş can alıcı birkaç cümle, küçük bir alıntı merakınızı daha da çoğaltsın. İşte sizi ta en başında yakalayan bu merakı uyandıran kitabın kapağı birazdan kurmacadan oluşan o dünyaya girişinizi sağlayacak. Sağlar mı?
Kitabın kapak tasarımı kitabın okuyucu ile kurduğu ilişkide ve satışında önemli mi? İşte bu sorunun peşine düştüm; tasarımcılara, yayınevlerine, yazarlara, editörlere ve okurlara sordum.
Kapak çizimi: Birgül Sevinçli
Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları okudu. Uzun yıllar çok uluslu şirketlerin Lojistik ve Finans birimlerinde üst düzey yöneticilik yaptı. Halen kurumsal firmalara danışmanlık yapıyor. Birçok STK’da gönüllü olarak çalıştı, bireysel yardım projeleri aktif olarak devam ediyor. Yollar, kitaplar ve fotoğraf en büyük tutkusu. İlk kişisel fotoğraf sergisini 2018 yılında açtı. Kafalar Hep Karışık projesinde yer almaktan mutluluk duyuyor. Şiire, yollara, çocuklara ve gelecek güzel günlere inanıyor. Çizdiğini yazdığını kendine saklıyor. Okuyor, okuyor okuyor…