Tarihte insan-hayvan ilişkileri hep sancılı seyretmişti. İnsanlar, hayvanları çoğunlukla kendisinden aşağıda mahluklar olarak görüyordu, ta ki yakın bir tarihe kadar…
Hayvan haklarının tartışılmaya başlamasıyla, hayvanların da tıpkı insanlar gibi hisseden canlılar oldukları anlayışı gündeme geldi. Fakat bu aksiyondan her hayvan nasibini alamadı. Hayvan hakları, birtakım hayvanların ayrıcalıklı konuma gelmesine sebebiyet vermişti. Söz gelimi insanların sadık dostu olan köpeklerle yumuşak tüylü kediler hayvan hakları kapsamındaydı. Fareler, inekler, tavuklar ya da bok böcekleri ne yazık ki yüce insan sevgisine mazhar olamadı. Bir de domuz vardı. “İstenmeyen hayvan” olarak akla gelen domuzlar, birçok toplumda dışlanan ve sevilmeyen hayvan olarak yer aldı.
Domuzların neden istenmeyen hayvan oldukları üzerine düşünelim. Etlerini yemek neden yasaklanmıştı? Onların “pis” hayvanlar oldukları için yasaklanmış olmaları yeterli bir sebep mi? Bu soruların yanıtını bulmak için yasakların ilan edildiği coğrafyanın ve eskiçağ tarım toplumlarının hesaba katılması gerekir.
Tarım Düşmanı Domuzlar
Bildiğiniz üzere İslam ve Yahudi kültürlerinde domuz etinin tüketilmesi yasaklanmıştır. Bu iki kültürün ortaya çıktığı coğrafyalar; çöl ikliminin hâkim olduğu, ormanlardan uzak ve çorak arazilerdi. Bu arazilerde evcilleştirilen koyun, inek ve keçi türevi hayvanlar midelerinde bulunan torbaları sayesinde ot ve çimenleri kolayca hazmedebilmekteydi. Domuz ise geviş getirmeyen bir hayvandı ve bütün hayatını ot ve çimen yiyerek geçiremezdi. Domuzların tahıl tanelerine olan düşkünlükleri, onları tarımın güçlükle yapıldığı bu kurak coğrafyada insanların rakibi kılmıştı. Çobanlarsa süt vermeyen ve güdülemeyen domuzları sürülerinde istemiyordu.
Orta Doğu’da Sıcak Hava Koşulları
Domuzların istenmemelerinin arkasındaki bir diğer etken de Orta Doğu’daki sıcak hava koşullarıydı. Domuzlar 32 C°’yi aşan havalarda doğrudan güneş ışığında kaldıklarında ölürlerdi. Sıcaklığın 35 C°’yi geçtiği günlerde ise vücut ısılarını dengelemeye çalışan domuzlar çamura yatar, eğer çamur yoksa kendi dışkılarında yuvarlanarak serinlemeye çalışırlardı. Yani domuzları pisleten domuzlukları değil, hayatta kalma refleksleriydi.
Şanslı Domuzcuk
Şimdinin penceresinden baktığımızda, domuzların talihsiz değil şanslı mahluklar oldukları söylenebilir. Et yiyen dünyada, en azından İslam ve Yahudi toplumlarında domuz eti tüketilmemesi şüphesiz domuzların hayrınadır. Hiç yoksa milyarlarca insan domuz eti yemiyor, domuz çiftlikleri kurup onların derilerinden faydalanmıyor.
Yüzlerce sene önce yaşayan domuzların tahıl sevdası, ileride doğacak olan milyarlarca domuzun hayatını kurtardı. Böylelikle domuz, hiç yoksa dünyanın bazı bölgelerinde istenmeyen hayvan olarak sömürü öznesi olmaktan kurtuldu. Zannediyorum ki inekler veya tavuklar da şimdiki konumlarında olmak yerine kendi dışkılarında yuvarlanmayı ve insanlar tarafından aşağılanıp dışlanarak istenmeyen hayvan olmayı yeğlerdi.
Kaynak:
Deniz Gezgin, Hayvan Mitosları, SEL Yayıncılık
22 yaşında, Tarih Bölümü lisans öğrencisi. Hazırladığı yazılar çeşitli internet sitelerinde ve e-dergilerde yayınlandı. Bir süre metin yazarlığı yaptıktan sonra Yeni İnsan Yayınevi’nde çalışmaya başladı. Hâlâ burada çalışmaya ve hayvan hakları, sosyal tarih ile edebiyat eleştirisi gibi alanlarda yazmaya devam ediyor.