Kitaplığımda bir kitaba gözüm takıldı, ODTÜ’nün efsane hocası Muhan Soysal’ın yaşam öyküsünün anlatıldığı kitap. 2016 yılında okumuşum. Göz gezdirirken, altını çizdiğim satırlara dikkat kesildim. Muhan, işletme öğrencilerine iş görüşmeleri için şöyle öneride bulunuyormuş: “İş görüşmelerinde ‘sigara içmiyorum’ yerine, ‘içiyordum bıraktım’ diyeceksin. Öz disiplinin var diye işe alınma şansın artar. Ayrıca ‘Ben her sabah koşuyorum’ diyeceksin. O zaman işe kabul edilme şansın daha da artar, öz disiplinin yüksek diye.”

Bu sözler ayran gönüllülüğün olabildiğince yaygınlaştığı günümüzde özellikle önem kazanıyor. Geçenlerde hâl hatır ettiğim bir arkadaşım çocuğundan dert yandı. Sürekli fikir değiştiriyormuş; tenisten basketbola, resimden müziğe kadar gitmediği kurs kalmamış bir türlü karar veremiyormuş hangisine gideceğine.  Muhan’ın sözleri arkadaşımın feryadını haklı çıkaracak biçimde iradenin sürekliliğinin önemini vurguluyor.

Fakat bugünlerde daha farklı bir durumla karşı karşıyayız.

Uzaktan ve çevrimiçi eğitim sürecine başladığımız günden bugüne evdeyiz. Evde bulunduğumuz zaman diliminde geriye dönük birçok alanda değerlendirme yapmak durumunda kaldık. Eğitim sürecinin tüm paydaşları olarak gerçekçi değerlendirmelerde bulunur ve yaşadığımız deneyimden ders çıkarıp hazırlıklarımızı ona göre planlarsak ileride kazanan biz olacağız şüphesiz.

Lafı öz düzenleme becerilerinin önemine getirmeye çalışıyorum. Günümüz dünyasının çocuk ve gençleri için öz düzenleme becerilerine sahip olmak paha biçilemez değere sahip. Pandemi sürecinde öz düzenleme becerilerine sahip öğrencilerin yaşanan durumun olumsuzluklarını hissetmediklerine tanık olduk hatta bu öğrenciler gelinen yerden oldukça memnun olduklarını ifade ettiler. Diğer taraftan yaşadığımız bu günler hem öz düzenleme becerileri zayıf çocuklar için hem onların aileleri için oldukça sıkıntılıydı.

Kendi başına kalamayıp bir rehbere sürekli ihtiyaç duyan, zamanını boşa harcayan, saatlerce ekranın başından kalkamayan, gece yatmayan, sabah uyanmayan, derslerinin kaçıran, evdeki sosyal yaşama ve düzene katkı sağlamayı bırakın kendi öz bakımını yapamayan, düzenini oluşturamayan o kadar çocuk var ki…

Peki öz düzenleme nedir, dilerseniz kısaca göz atalım. Ama öz düzenleme kavramını sınırlandırarak öğrenme ekseninde ele alalım.

Öz düzenleme, bireyin başkalarına veya bulunduğu ortama bağımlı olmadan, öğrenme süreci üzerinde tam bir hâkimiyet kurmasıdır. Eğitim sürecini kendisinin üstlenmesidir. Öğrenme sürecini öz düzenleme kavramı üzerinden kavrayan yaklaşım, bireyin sorumluluk bilincinin gelişmesine, yaşamını kontrol edebilmesine, bağımsız kalabilmesine ve kendini gerçekleştirebilmesine zemin oluşturur.

Pandemi süreci boyunca en fazla üzerinde durduğum konu bu oldu. Çocuğunuza sabah kalktığında günlük programını sorun, akşam bu programı değerlendirmesini isteyin. Zamanını nasıl değerlendireceğini dinleyin, kendi başına iş yapmasını destekleyin biçimindeki önerilerimin altında hep öz düzenleme becerilerinin yerleşmesine verdiğim önem yatıyordu. İlk çocukluk döneminden itibaren kazandırılması gereken söz konusu beceriler, teknolojinin tüketim odaklı kullanılması durumunda çok daha fazla önem kazanıyor. İlgi ve dikkat dağıtıcıların, zaman hırsızlarının kol gezdiği 21.yüzyıl teknoloji dünyasında azim, sabır, irade, kararlılık gibi karakter güçlerinin ortaya çıkmasını sağlayan öz düzenleme becerilerinin yerleşmesi çok stratejik, çok…

Bandura, öz düzenlemeyi bireylerin hisleri, düşünceleri, hareketleri üzerinde kontrol sahibi oldukları ve bu kontrol mekanizması sayesinde kendi davranışlarını düzenlemeleri olarak görürken; Pintrich, öz düzenlemeyi, öğrencilerin kendi öğrenme hedeflerini belirledikleri, biliş, motivasyon ve davranışlarını düzenlemeye çalıştıkları, aktif ve yapıcı bir süreç olarak tanımlıyor.

Tanımlar aşağı yukarı benzer.

Schunk ve Ertmer de öz düzenlemeyi kişinin öğrenmesi ve motivasyonu için ihtiyaç duyduğu düşünceleri, duyguları üretmesi ve bu duygu ve düşünceler doğrultusunda eylemlerini planlayarak sistematik bir biçimde uygulaması olarak görüyorlar. Kıyaker’in tanımı daha kapsayıcı sanki. Kıyaker, öz düzenlemenin; öğrencinin öğrenme stratejilerini geliştirip zamanı yöneterek, çevresel koşulları ve zorlukları düzenleyerek, gerekirse yardım alarak, kendine özgü bir öğrenme becerisi geliştirebilmesi olduğunu söylüyor.

İnsanın gelişim aşamalarını dikkate alarak öz düzenleme becerilerinin kazandırılması gerekiyor. Bebeklikten ergenliğe kadarki zaman diliminde anne babalar ve öğretmenler uyanık olmalı, söz konusu becerilerin insan yaşamındaki uzun dönemli etkisini fark etmeli.

Öz düzenleme becerileri ve karakter güçlerinin kazandırılması, bence ebeveynlerin çocuklarına verebilecekleri en güzel mirastır. Tüm zaman ve mekânlar için geçerli, tükenmeyecek bir sermayedir çünkü. Çocukların yaşam boyu ihtiyaç duyacakları her şeyi içinde barındırır.

Değişmesine çok az kaldı. Yıllardır sınav odaklı bir eğitim sistemimiz olduğundan, sonuca odaklandık, bu da haliyle okullarda hep bilgiye, içeriğe yöneltmeye itti bizleri. Tüm paydaşları olarak bizleri; öğretmeninden velisine, öğrenciden eğitim yayıncısına dek.  Bilgiye ulaşmanın çok kolaylaştığı hatta ortalıkta bilgi olmayan birçok içeriğin bombardımanı altında olduğumuz günümüz dünyasında öğrenmeyi öğrenmek, öz düzenlemeli öğrenmek özellikle üzerinde durmamız gereken konu.

Boekaerts ve Corno için öz düzenlemeli öğrenme; bireylerin kendi öğrenme süreçlerinde aktif olarak yer aldıkları ve bu sayede öğrenmelerini ve motivasyonlarını olumlu şekilde etkileyecek düşüncelerine, duygularına ve eylemlerine rehber oldukları bir süreçtir.

Öz düzenlemeli öğrenenlerin özellikleri nelerdir? Öz düzenlemeli öğrenenlerin motivasyonları yüksektir, kendi öğrenme süreçlerini dinamik bir şekilde yönetirler, öğrenme hedefleri vardır ve bu hedef doğrultusunda kendi bilişlerini, motivasyonlarını ve davranışlarını düzenlerler zamanı iyi yönetirler. Önceden belirledikleri hedefe ulaşmak için en uygun stratejiyi seçebilir ve süreç içerisinde gerekirse farklı yeni stratejiler geliştirip uygulamaya koyabilirler. Eğer başarısız olurlarsa bunun nedenlerini yetenek, tutum gibi kişisel nedenler yerine; yanlış strateji kullanımı, doğru hedef belirleyememe gibi nedenlere bağlarlar. Böylece, bu nedenleri analiz ederek başarılarını artırmanın yolunu ararlar. Eğitim salonu ve kaynak yetersizliği, eğitmenden kaynaklanan sorunlar ya da çeşitli dışsal etmenleri başarının önünde engel olarak görmezler. Böyle durumlarda bile başarılı olmanın yolunu bulurlar. Kendi öğrenmelerini artırmak için çalışırlar ve sadece nota endeksli değillerdir. İş birliğine yatkındırlar, arkadaşları ile uyumlarının başarılarını artıracağının farkındadırlar.

Günümüzde öğrenme süreci belli bir yaş dönemi ile sınırlı değil yaşam boyu öğrenme esas artık. Genç bir nüfusa sahibiz, bir potansiyel demek bu, fakat potansiyele sahip olmakla potansiyeli kullanmak aynı şey değil. Bu genç nüfusa öz düzenleme becerilerini kazandırmak ve azim, kararlılık, yılmazlık, sabır gibi karakter güçlerini yerleştirecek bir eğitim programını planlamak, boynumuzun borcu. Ona göre…