Sorularımı Damla Cerrah, Hande Özdiker, Münire Çalışkan Tuğ, Arzu Yılmaz, Ayşegül Erözyürek, Ayşım Okudan, Cem Uslu, Ebru Aykaç, Fatma Ağaoğlu, Kader Koç, Namık Somel ve Nurhan Siler’e yönelttim.
Birgül Sevinçli: Sadece kapağından etkilendiğiniz, sizde merak uyandırdığı için o kitabı aldığınız oldu mu?
Damla Cerrah: İçten içe bu durumu şekilcilik olarak değerlendirsem de almadım dersem yalan olur. Sevdiğim yazarların kitap dosyalarını yayınevlerine teslim ettikleri hatta yazmaya başladıkları andan itibaren takip ederim, satışa çıkar çıkmaz isterse dosya kâğıdı olarak satılsın hemen alırım.
İşler asıl kitapçılarda rafları incelerken karışıyor. Bu illüzyona sıkça çocuk kitapları alırken düşüyorum. Yetişkin türünde içerik odaklı seçimlerden vazgeçemeyenlerdenim.
Hande Özdiker: Kitap kapakları ne kadar cezbediciyse kitaba ilgi bir o kadar da artar elbette. Ancak ben bir okur olarak kitap kapağından çok kitabın içeriğiyle, yazarıyla ve toplum tarafından okunup okunmadığıyla daha çok ilgileniyorum. O sebeple kitabın kapağından etkilenip bir kitap almışlığım hiç olmadı.
Münire Çalışkan Tuğ: Olmadı ama alan arkadaşlarım olduğunu biliyorum. Beni etkileyen ve bende merak uyandıran bir kitap kapağı görmüşsem kitabın yazarını, içeriğini, çeviriyse çevirmenini araştırırım. Okuma zevk ve anlayışıma yakın olduğunu düşünürsem alabilirim, değilse kapağın görselini fotoğraflarım.
Arzu Yılmaz: Kapağından etkilenerek hiç kitap almadım.
Ayşegül Erözyürek: Roman, deneme, şiir yahut hikâye türündeki kitaplarda benim için belirleyici bir etken değil kitap kapakları. Ancak gelin görün ki çocuk kitapları mevzu bahis olduğunda evet kapağına vurularak aldığım kitaplarım olmuştur. Ön kapak ve arka kapak arasındaki geçiş yahut bir başlangıcın devamlılığını simgeleyen aradaki bağ, doğum ile ölüm, başlangıç ile bitiş, varlık ile yokluk arasındaki bağlantıyı sunar gibi. Özellikle nitelikli çocuk edebiyatı kategorisine dâhil edeceğimiz kitaplarda hikâyenin ya da kurgunun kapakta başladığına inanıyorum, bu sebeple bir numaralı seçici etken olmasa da etkileyici olduğu kesin.
Ayşım Okudan: Evet, kapak tasarımının üzerimde etkisi olduğu bir gerçek. Ve olumlu etki bırakan kitaplara kayıtsız kalamadığım zamanlar oluyor. Kapak tasarımını beğenip almamdan bağımsız olarak özel seçim nedenlerim de var. Şöyle ki; kitaplığımda kedili ve köpekli kitaplar bölümü oluşturuyorum. İsmi, içeriği veya kapak tasarımı kedili-köpekli kitapları alıyorum. Bu noktada kapak tasarımı o kitabı almam için bir numaralı neden olabiliyor. Hatırı sayılır miktarda kedili kitap koleksiyonum mevcut.
Cem Uslu: Evet, oldu. Angutyus’tan Bir Apaçi Masalı, Hermann Hesse’den Ağaçlar eserini kapağından etkilenerek aldım.
Ebru Aykaç: Okuru olduğum yazarlar haricinde sadece kapağından etkilendiğim için aldığım ve çok etkilendiğim kitaplar oldu hatta o kapaklar sayesinde yeni yazarların da okuru oldum yani onlar da artık okuru olduğum tanımına girdiler. Bazen de asla okumayacak olsam da sadece kapakları yüzünden kütüphanemde olmasını istediğim için satın aldım. Ama bunun tam tersi olduğu durumlar da yok değil. Tanımak istediğim, merak ettiğim yeni yazarları sırf kapakları itici geldiği için alıp okumadığım da oldu. Bu o kadar hassas bir denge ki, bir okur olarak gönlümden geçen iyi metinlere iyi kapaklar.
Fatma Ağaoğlu: Hiç hatırlamıyorum böyle bir şey ama olmuştur mutlaka diye düşünüyorum ergenliğimde.
Kader Koç: Defalarca. Ancak şunu belirtmek isterim; bu durumu son yıllarda hiç yaşamıyorum. Okuma alışkanlığım, kitaplarla kurduğum bağ geliştikçe görsellikten ziyade içeriğin niteliğinin önemini kavradım. Müthiş ilginç kapakların, çoğu zaman içerikle hiç ilgisi olmadığını anlamam biraz zaman aldı. Ancak yine de kapak, kitabın vitrinidir ve bence çok önemlidir.
Namık Somel: Çok ender olarak olmuştur. Çoğunlukla okuyacağım kitapları önceden seçerim. Çeviri kitaplarda, çevirene ve yayınevine mutlaka bakarım. Ancak bazen kitapçıda öylesine dolaşırken güzel bir kapak ilgimi çekebilir. Bu durumda öncelikle yayınevine bakarım. Eğer güvendiğim bir yayınevi ise yazarın öz geçmişini incelerim. Sonra metinden bir parça okurum. Dili, anlatımı seversem daha derin bir araştırmaya girmeden kitabı satın alabilirim.
Nurhan Siler: Evet, kitap kapakları almamıza bir etken. Özellikle kitapçıları gezerken tanımadığım bir yazarın kitap kapağı dikkat çekiciyse ilk izlenim olarak kitabı elime alıp inceleme sebebim oluyor. Nasıl bir insanı ilk gördüğümüzde öncelikli olarak görünüşüne bakıyorsak -ki bu kanıtlanmış- bir kitabı alırken de kapağı bizim ilk yargıyı edinmemize olanak sağlıyor.
Birgül Sevinçli: Okuru olduğunuz bir yazarın kitabını, kapağını sevmediğiniz için almadığınız oldu mu?
Damla Cerrah: Asla. Eğer bir yazarı severek okuyorsam bana sunulan eseri her şeyi ile kabul ettiğim anlamına gelmiyor. Bazen en sevdiğim yazar fikirleri ile bana ters düşebilirken sırf kapağını sevmediğim için ne kendimi ne de onu cezalandırabilirim. Kitabın her detayını eleştirdiğim, fikrimi yazılı olarak ilettiğim gibi kapak konusundaki hoşnutsuzluğumu belirttiğim de çok olmuştur tabii.
Hande Özdiker: Ben, bir yazara tutkuyla bağlandıysam kitap kapağında sadece adı yazsa bile o kitabı alırım. Ama elbette güzel bir kitap kapağı tasarımı da olursa hiç fena olmaz Sevdiğim bir yazarın kitabını her koşulda mutlaka alırım.
Münire Çalışkan Tuğ: Olmadı, kapağı beğenmesem de alırım ama o kitaba iyi bir kapak yapılmadığı için üzülürüm. Severek okuduğu kitapların kapağı da güzel olsun istiyor insan. “Ben olsam nasıl bir kapak tasarlardım,” diye düşünürüm.
Arzu Yılmaz: Yazarın sıkı bir okuruysam mümkün değil.
Ayşegül Erözyürek: Maalesef evet, ancak almadım değil de alamadığım kitap diyelim. Şöyle ki; severek takip ettiğim,kitabınmücellitliğini bizzat kendisi yapan, satmak için değil var etmek için yazan, kitabını gerçekten santim santim işlemiş olan Cihan GÜLBUDAK’IN İsimsiz Kitap adlı aykırı kitabını, sırf kapağından ötürü edinemedim. Tripofobi sahibi biri olarak kitabın kapağında yer alan ve ana karakteri temsil ettiğini bildiğimiz deri ile kaplı siyah yuvarlak gözler maalesef benim için gözleri kapama ve kitaba bakamama sebebi. Bu özel durumu ayrı tutacak olursak eleştirdiğim bir konu Elif ŞAFAK’ın AŞK kitabında olmuştur. Kitabın kapak renginin komple pembe olmasının erkek okuyucular tarafından cinsiyetçi bulunması sebebiyle gri/siyah tonlarında basılması çok büyük bir talihsizlik fikrimce. Talihsizlik gibi yumuşak bir kelimeyle konuyu kibarlaştırmak isterim zira gerçekten çok daha fazlası.
Ayşım Okudan: Kapak tasarımı bir yere kadar almamda belirleyici olabilir. Ya da şöyle ifade edeyim, almam için teşvik edebilir ancak almama mani olamaz. Hele ki sevdiğim bir yazarsa bu söz konusu bile olamaz. Okuru olduğum yazarın kitabının içeriğini merak ediyor olurum ve bu durumda ismi ve kapak tasarımı ikinci planda alır. Ancak kapak tasarımını beğenmemişsem de eleştiri hakkım her daim saklıdır.
Cem Uslu: Hayır. Öyle bir şey söz konusu bile olamaz.
Ebru Aykaç: Okuru olduğum bir yazarı sırf kapağı son derece itici geldiği için almak istemedim. Çünkü tanıdığım, bildiğim, okuru olduğum, ne yazdığını uzun zaman takip ettiğim bir yazarı tamamen sadece ve sadece ticari amaç güdülerek tasarlanmış bir kapakla görmek bende ciddi hayal kırıklığı yarattı. Yazarı ne derece seviyorsam kapağı yüzünden o kitabı da o derece almak ve okumak istemedim, içimden gelmedi ama yine de metne olan merakım ve yazara duyduğum derin sevgi, saygı yüzünden kendimle savaşarak da olsa kitabı aldım ve okudum. Hem de “kapağına rağmen”.
Not: Kitabın sonraki basımlarında kapağını değiştirdiler: Merak eden olursa diye ek bilgi.
Fatma Ağaoğlu: Hayır, hiç etkilemez. Sevdiğim bir yazarsa ne olsa alırım.
Kader Koç: Hayır. Okumayı sevdiğim bir yazar varsa kitap kapağı da kitap ismi de ikinci plandadır. Benim için asıl olan yazar, ne yazsa okurum psikolojisi sanırım.
Namık Somel: Hiç olmadı. Sürekli okuru olduğum yazarların kitabını heyecanla beklerim. Kuşkusuz elime aldığım kitabın kapak tasarımından, kullanılan renklerinden, adından olumlu ya da olumsuz etkilenirim ama hepsi o kadar. Okuyacağım büyük hazine, beni çok daha fazla heyecanlandırır. Hazine diyorum çünkü beklenen bir kitap, değerli bir hazine gibidir; beklenen ve okuyup bitirince uzun bir süre beklenecek olan.
Bazen yazar, yayınevi değiştirdiğinde durum değişebilir. Birçok okurun, eski basımların serisini tamamlama gayretinde olduğunu biliyorum. Kuşkusuz buradaki temel etki de kapak tasarımından kaynaklanıyor.
Çeviri kitaplarda öncelikle çevireni önemsediğim için tasarıma odaklanmam ama birçok okur için çeviri kitaplarda, aynı yazarın ve kitabın seçiminde kapak tasarımının etkili olduğunu söyleyebilirim.
Nurhan Siler: Bildiğim bir yazarın kitabıyla karşılaşırsam kapak önemini yitiriyor. Çünkü zaten o ilk izlenim ilk karşılaşmayı atlamış ve yazarla okur arasında hemhal olmuş oluyor. Bazen deriz ya ne yazsa okurum, işte o yazarların kitaplarının kapakları olmasa bile kitabı alırım.
Birgül Sevinçli: Satın aldığınız kitapların arka kapak metinlerini okur musunuz? Arka kapak metninden beklentiniz nedir? Metnin kimin tarafından yazıldığı satın almanızda bir etken midir?
Damla Cerrah: Kitap henüz tanıtım aşamasındayken de okurum, satın almadan önce de ama en keyif aldığım arka kapak okuma anım, kitabı bitirdikten sonraki an. İşte ancak o zaman bu yazının ne kadar iyi yazıldığını ya da yetersiz olduğunu değerlendirebilir, ben yazsam nasıl yazardım oyunu oynarım. Sosyal medyada kitapları anlatırken de yaptığımız şey bu değil mi? Yeni bir arka kapak yazısı. Bu bağlamda ünlü isimlerin kitap hakkındaki cümlelerini görmekten çok, kitap ile zaman geçirmiş, her detaya hâkim bir editörün kaleminden çıkmış bir metni daha samimi bulurum.
Hande Özdiker: Bir okur olarak en çok bu özelliğimden hoşlanıyorum. Asla arka kapak okumam. Kitapla ilgili “spoiler” dediğimiz bilgiyi asla duymak ya da okumak istemem. O sebeple arka kapaklardaki bilgilerin çok kısıtlı tutulmasından yanayım. Bazen kazara göz gezdirsem bile kitaptaki karakter ve olaylarla ilgili bilgi almak beni çok mutsuz eder. Arka kapakta kitapla ilgili yorum yazan diğer yazarlar beni etkiler. Daha önce okuduğum yazarlar tarafından kısaca olumlu eleştiri okursam kitaba yaklaşımım daha pozitif olur.
Münire Çalışkan Tuğ: Arka kapak metinlerini mutlaka okurum. Ön ve arka kapak, kitabın görünen yüzü, kimliğidir benim için; bir insanla tanıştığımızdaki ilk izlenim gibidir. Arka kapak metinleri içerikle ilintili, içeriği merak ettiren, okuma istek ve dürtüsünü tetikleyici olmalı. Hatta kitaptan küçük alıntılar da olabilir ama çok yoğun ve ayrıntılı olmamak koşulu ile. Kısa, çarpıcı, merak uyandırıcı…
Arka kapak yazısını, değerlendirmelerine, edebî birikimine ve dürüstlüğüne güvendiğim birinin yazmış olması kitabı almamda etkendir.
Arzu Yılmaz: Kesinlikle okurum. İyi bir referans, çok kıymetlidir benim için.
Ayşegül Erözyürek: Arka kapak metinlerini okuma alışkanlığını hangi ezberletilmiş eylemin bize kazandırdığını hep merak etmişimdir. Kitap rafında ya da internet sitelerinde gezerken elbette hemen arka kapağı çeviririm ancak bilinçaltım burada yazanlarla kitabın içindekiler arasında hiçbir ilgi yok uyarısını ihmal etmez. Kitapla buluşup başlayacağımda da ilk önce arka kapağı okur, orada yazanları unutmayacağıma kendime söz verir ancak daha onuncu sayfalara varmadan unutur, kitap bittiğinde tekrar arka kapağı okuyarak doğru bir beklenti oluşturup oluşturmadıklarını tespit etmeye çalışırım. Bu kendi içimde bir oyundur ve sonuç genelde -gülücük-……
Arka kapak yazılarını kimin yazdığı, popüler isim olmasından ziyade okuru olduğum yazarın diline hâkim bir isim tarafından söylenip söylenmediğine dikkat ederim. Çünkü inanırım ki, her yazar bir renk ve o rengi göremeden yazılmış bir metin, bir beğeni yazısı tamamen ticaridir. Evet, sattırır ama hayal kırıklığıdır. Yine arka kapak metinleri sosyal medyada fotoğraf altı için hazır metindir kanımca, gerçek bir okur ile kahve kitap okuru arasındaki ayrımı bile sunduğu söylesem sanırım ayıp etmiş olmam.
Fakat haksızlık etmek de istemem ön kapak tasarımıyla “Bu nasıl kötü bir kitap kapağıdır?” dedirtip arka kapak metninde merak uyandırarak satın aldığım kitaplar da mevcuttur.
Ayşım Okudan: Arka kapak metinlerini kimi zaman okurum, kimi zaman okumam. Şayet kalemine aşina olduğum bir yazarsa ekseriyetle okumam. Ancak ilk kez okuyacağım bir yazarsa ve tavsiye üzerine almıyorsam arka kapak yazısına bir göz atarım. Hep de bir tedirginlikle okurum. Çünkü birçok kez arka kapak yazısı ve ön söz okumam yüzünden kitabın tüm sihri kaçtı. Bazen kitabın içeriğiyle ilgili öyle hassas noktaları belirtiyorlar ki hazırlıksız yakalanabiliyorsunuz. Arka kapak metni kısa ve öz olan kitaplar beni daha çok etkiliyor. Yazarın yazı dilini anlamak adına yazarın kendisinin yazdığı birkaç cümle ya da kitaptan yapılan bir alıntıyı okumaktan memnun olurum.
Cem Uslu: Evet, okurum. Beklentim içerik hakkında bir alıntı ile ipucu vermesi ve merak uyandırması. Yazarın kullandığı dil, tarz, yöntem ve okuyanda bıraktığı etki benim için önemli. Kimin yazdığı, satın almayı daha da ateşler.
Ebru Aykaç: Satın aldığım ya da alacağım kitapların arka kapaklarını okumak gibi bir huyum yok. Genelde okumam çünkü çoğu, kurguyla ilgili gereğinden fazla ipucu barındırıyor bu da beni bir okur olarak rahatsız ediyor, merakımı azaltıyor. Bu yüzden arka kapak okumak gibi bir alışkanlığım yoktur. İstisnalar hariç. Tıpkı ilk soruda olduğu gibi eğer sadece kapak için o kitabı elime almışsam arka kapağa biraz da olsa bakarım ama sadece biraz.
Fatma Ağaoğlu: Asla okumam, spoiler yiyeceğim diye ödüm kopar.
Kader Koç: Kitapla ilgili bir öneri almamışsam, herhangi bir fikrim yoksa arka kapak okumadan yeni bir kitap almam. Mutlaka okurum. Arka kapak yazılarında gizem, coşku ve yalnızca kitap türüne atıfta bulunan ipuçları olması benim için yeterli. Örneğin polisiye bir kitap okuyacağımı düşünüp distopya ya da fantastik okumak istemem. Metnin kimin tarafından yazıldığından ziyade arka kapaktaki okur yorumları ilgimi çeker.
Namık Somel: Arka kapak metinlerini çok ender olarak okurum. Beklentim, kitabın konusunu, özünü yansıtan bir yazı olmasıdır. Ama çoğu zaman böyle olmaz. Yazılar, buram buram reklam kokar. Onun için metnin kim tarafından yazıldığı da çok önemli değildir. Kitaptan birkaç cümlelik bir alıntıyı, şiir kitabı ise birkaç etkili dizeyi görmeyi tercih ederim. Arka kapak yazısını okumak yerine, kitabın içinden rastgele birkaç sayfayı seçip okumak, yazarın ya da çevirmenin kullandığı dili, metnin akıcılığını anlamaya çalışmak satın alma kararımda daha etkili olur.
Nurhan Siler: Evet, kitapların arka kapaklarını okuyorum özellikle ilk defa tanışacağım bir yazar ise mutlaka bakarım. Öncelikle kimlerin yazdığı veya hangi gazete veya dergide yazdığı da önemli oluyor. Sevdiğim bir yazar veya bir eleştirmenin arka kapakta yazdığı şeyler onların kitap hakkında fikirleri değerlendirmemi etkiliyor. Bunlar tabii ki ilk kez tanışacağım yazarlar için geçerli.
Birgül Sevinçli: Kitap kapağı tasarımı dendiğinde aklınıza gelen yayınevlerini ve tasarımcıları paylaşır mısınız?
Damla Cerrah: Birkaç yıl önce bu soruya cevap vermek için seçeneklerimiz oldukça sınırlıydı. Son dönemde ise kitap kapakları adeta birbirleri ile yarışır hâlde, adeta görsel bir şölen yaşıyoruz. Favorim her kapağı ile “az çoktur” diyen Jaguar Kitap. Oğlak Yayınları, Alfa Yayınları, İletişim Yayınları ve Livaneli kitaplarının yeni baskı tasarımlarındaki başarılarıyla İnkılap Kitabevini de heyecanla takip ediyorum. Deniz Karagül, M. Deniz Çorbacıoğlu, Füsun Turcan Elmasoğlu de bireysel olarak aklıma ilk gelenler.
Hande Özdiker: Beni İş Bankası Modern Klasikler ve İletişim Yayınlarının kitap tasarımları her zaman etkilemiştir ve çok başarılı bulurum. Tasarımcıları hakkında bilgim yok maalesef.
Münire Çalışkan Tuğ: Öncelikle her yayınevinin kendine özgü bir kapak formatı olması gerektiğini düşünüyorum. İlk bakışta bu kitap şu yayınevinin kitabı, diyebilmeliyim. Kapak görseli bu format içine yerleştirilmeli, diye düşünüyorum.
Kapak tasarımı dendiğinde aklıma ilk gelen Can Yayınlarının pek çok ödül alan tasarımcısı Utku Lomlu oluyor. Onun tasarımlarını çarpıcı, etkileyici, görsellik açısından zengin, derinlikli, sanatsal buluyorum. Kafka’nın Dönüşüm’ü için tasarladığı kapak çok ilginçtir benim için. Kafka, kitabının kapağında böcek olsun istemezmiş. Utku Lomlu harflerden oluşturduğu böcek görünümü ile hem bu vasiyete uymuş hem de içeriğe uygun, ödüle değer bir tasarım yapmıştır.
İletişim Yayınlarından Seda Mit’in yoruma, çoklu değerlendirmelere açık tasarımları; Everest Yayınlarından Emir Tali’nin çarpıcı, etkili, içeriği sanatsal bir yorumla kapağa aktaran tasarımları; Norgunk’tan Ömer Ulaç’ın çizgilerle derinliği yakalayan tasarımları; Metis Yayınlarından Semih Sökmen ve Emine Bora’nın sade, hareketli, derinlikli tasarımları; Siren Yayınlarından Nazlım Dumlu’nun sadelikte modernliği yakalayan; Doğan Kitaptan Geray Gencer’in kısmen sürreal, kısmen postmodern tasarımları; April Yayıncılıktan Murat Yılmaz’ın çarpıcı görselleri; Jaguar’ın çoklu yoruma açık kapakları; İş Bankası Modern Klasikler serisinin tablo gibi kapakları beğendiklerim arasında yer alıyor. Yapı Kredi Yayınlarının siyah kapaklarını kasvetli buluyorum.
Arzu Yılmaz: Sadelik. Okuru yormayan kapaklar. Anlatılmak istenen her ne ise yalın bir kapakla tasarlanmış olması çok hoşuma gider. Aklıma ilk gelen Metis, Sel, Alakarga Yayınları. Can Yayınlarının eski siyah beyaz kapakları. Yapı Kredi Yayınlarının kendine has çizgisini değiştirmemesini de çok takdir ediyorum. Nerede olsa tanıyorsun.
Ayşegül Erözyürek: Bu hâkim olduğum bir konu değilse de sanırım birçoğumuz Can Yayınlarının beyaz zemin üzerindeki kırmızı kalplerini yan yana getirmeyi, kitaplığımızın bir bölümünü “Bakk burası Hasan Ali Yücel Klasikleri” diyerek göstermeyi seviyoruz. Yani en azından ben seviyorum.
Ayşım Okudan: Kitaplarını alıp okuduğum neredeyse her yayınevinin beğendiğim kitap tasarımları oldu ama tasarım konusunda özellikle öne çıkan bir yayınevi yok benim için. Kapak tasarımı yapan tasarımcılar benim için önemli. Hatta yıllardır blog paylaşımlarımda özellikle kapak tasarımını yapan kişiyi de belirtirim. Beğendiğim kitap kapaklarını listeleyip ancak o şekilde tasarımcılarının adını verebilirim, maalesef hafızamdan ulaşamıyorum şu aşamada isimlerine. Bugüne dek etkilendiğim tüm kapak tasarımlarını yapan tasarımcılar benim için kıymetli. Onların nezdinde Leyla Özlüoğlu’nun ismini verebilirim.
Cem Uslu: April Yayınları Hakan Karataş, Karakarga Yayınları M.K. Perker, Ebru Demetgül Okuyanus Yayınları, Hamdi Akçay İthaki Yayınları, Beste Doğan Everest Yayınları. Bir de çizerlerin kapak yaptığı kitapları çizerinden dolayı alırım.
Ebru Aykaç: Kitap kapağı tasarımı denince aklıma ilk gelen isim Utku Lomlu. Bence Can Yayınları ve Utku Lomlu harika işler çıkarıyor. Bugünlerde alıp başını giden kütüphanemi elden geçirirken sadece kapaklarından etkilenerek aldığım kitapların da (Everest Yayınları eski basım) açıp baktığımda tasarımlarının aynı kişiye ait olduğunu gördüm. Bu kadar Utlu Lomlu konuştuktan sonra hakkını yiyemeyeceğim bir yayınevi ve kapaklarından daha bahsetmek istiyorum. Sevgili ve kıymetli Jaguar Yayınları… Ne naif kapakları var! Yayınladıkları her kitaba hayranlığım dışında kapaklarına da ayrıca hayranım.
Fatma Ağaoğlu: Can Yayınları ve İletişim Yayınları.
Kader Koç: Soruyu okuduğumda açık ara cevabım Yitik Ülke Yayınları oldu. Sadece kapak tasarımlarının bile fark yarattığını düşünüyorum. Özellikle kapaklarındaki içeriğe uygun detaylar, kitabı okurken ve sonrasında kapağı tekrar incelerken insanı hayrete düşürebiliyor. O yüzden aklıma ilk gelen isim Savaş Çekiç oldu. Ayrıca Can Yayınlarının eski beyaz kapakları da bana hep çocukluğumu hatırlatır ve sıcacık hissettirir. Tabii bir de romantik dediğimiz ve benim de keyifle okuduğum bir tür var. Ve bu tür kitaplarda da en sevdiğim daha eline aldığında bile insanın içini açan Arkadya ve Pegasus Yayınlarının kapak tasarımlarıdır. Ancak bu kapakların çoğu hazır kapak sitelerinden alınarak uygulandığı için tasarım diyemeyiz belki ama ilgi çektikleri kesin.
Namık Somel: Aklıma ilk gelen yayınevi İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler dizisi. Can Yayınlarının beyaz kapaklı tasarımlarını da çok seviyorum, bugünlerde maalesef kullanılmıyor ama klasik serisinde hâlâ gri kapaklı versiyon devam ediyor. Benim gibi birçok okurun da vazgeçilmez tasarımı sanırım. Bu arada Koridor Yayınlarının bez ciltli tasarımlarını da çok beğeniyorum. Tasarımcı Tuğçe Ekmekçi’yi bu vesile ile tebrik etmek isterim. Ayrıca karton kapaklı kitapların uygun fiyatla satılması, okuma konforunu arttırıyor ve bir kitabın daha çok kişi tarafından rahatlıkla okunabilmesini sağlıyor. Bu özelliklerin, genç okurların ilgisini çok çektiğini söyleyebilirim. Alfa Klasik serisinin bez ciltli kitaplarını ve tasarımcı Füsun Turcan Elmasoğlu’nu da saymak isterim, benzer şekilde cilt bezli, sade ve içerikle uygun grafikler içeriyor. Son olarak Kırmızı Kedi Yayınlarından söz etmek isterim. Kapak tasarımı, kullanılan renkler ve bu tasarımla uyumlu kitap ayraçları çok güzel. Çoğunlukla Melis Rozantal’ın tasarımları ön plana çıkıyor. Ayrıca kitapların poşet içinde satılmasını da önemsiyorum. Kitap temiz kalıyor. Burada da tek sorun metnin içinden bölümler okuyamamak. Bunun için de kitapçılarda bir kitabın açık olarak incelenmesine izin verilmesi faydalı olabilir. Bu konuda yayınevleri, kitapçılara destek olabilir. Bazen yayınevlerinin internet sitelerinde 20 sayfayı bulan alıntılar görüyorum. Bunun da faydalı bir uygulama olduğunu düşünüyorum.
Nurhan Siler: Kitap kapağı tasarımları, yeni çıkan kitaplarda çok daha fazla dikkat çekici olmaya başladı; bu da kitapları popüler hâle getiriyor. O zaman da içerik ikinci planda kalıyor. Yeni pazarlama tekniği olarak kitap kapakları da görsel olarak daha renkli, daha parlak, daha cezbedici hâle geldi. Özellikle İş Bankası Kültür Yayınlarının Modern Klasikler kitaplarının kapakları çok ilgi çekici. Ancak ben hâlâ eski YKY’nin siyah, Can Yayınlarının beyaz kitaplarını çok seviyorum.
Birgül Sevinçli: Sizce kitabın kapak tasarımı kitabın okuyucuyla kurduğu ilişkide ve satışında önemli mi?
Damla Cerrah: İçimdeki kitap oburu bu soruya “HAYIR” diyebilmeyi çok isterdi fakat yaşadığımız dönem itibarıyla her şeyin en güzel görünenine duyulan sahip olma tutkusu bunu engelliyor. Ben, bir kitap dosyası yayınevine teslim edildiğinden elime aldığım noktaya kadar takipteyim, böyle zamanlarda kapağın benim için çok bir önemi kalmıyor. Fakat işin bu kadar içinde olmayan biri için kitapçıda gezerken ya da sosyal medyada önüne düşecek bir görselde kapağın “beni oku”, “beni satın almalısın” diyebilmesi lazım. Muazzam bir rekabet var, mükemmel yeni kalemler ve öne çıkabilmek için ilk adım her zaman; vurucu bir kitap kapağı!
Hande Özdiker: Benim için, daha önce de bahsettiğim gibi, okuru olduğum bir yazarın kitap tasarımı çok önem teşkil etmez. Ancak iyi bir tasarımla karşılaşırsam da çok mutlu olurum elbette.
Münire Çalışkan Tuğ: Kapak tasarımı yayınevinin özenini, işini ne denli ciddiye aldığını gösterir. Görselliğin kitleleri bu denli egemenliği altına aldığı bir çağda kitap kapaklarının çok daha önem kazandığını düşünüyorum. Okurun ruhsal ve düşünsel yönüne hitap eden, hayal dünyasını genişletip geliştiren, onu değiştirip dönüştüren bir sanat yapıtı olan kitaba göz estetiğini okşayan bir kapak tasarlanırsa kitabın sanatsal değeri ve albenisi artar. Bunun satışları da olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Kitap kapaklarını bir mağazanın vitrini olarak düşünürsek vitrini iyi düzenlenmemiş bir mağazaya rağbet olmayacağını bilmeliyiz. Aynı kitabın iyi çalışılmış farklı baskılarını bir arada görsek kapağı güzel olanı tercih etmez miyiz?
Gözden uzak kalmış, unutulmuş, okurunu bulamamış bir kitap ilginç kapağı sayesinde görünür olabilir, yeniden keşfedilebilir. Ayrıca yüzer gezer diyebileceğimiz, henüz bilinçli okuma zevk ve alışkanlığını geliştirememiş, okuma listeleri olmayan okur için ilginç bir kapak o kitabı alınır ve okunur yapabilir.
Kapak tasarımında sadelikte derinlik ararım. Hareketli, ezber bozan, çarpıcı, görsele bakıldığında duygu ve düşüncelerimde bir etkileşim yaratan, içimde bir tele dokunup onu titreten kapaklar o kitapla daha derinlikli bir ilişki, duygusal bir bağ kurmamı sağlar. O kitapla bütünleşirim.
Arzu Yılmaz: Kitap kapakları kitap satışında önemli, görselliğe bakarak kitap alan bir kesim var sonuçta.
Ayşegül Erözyürek: Önemli değilse de belirleyicidir kanımca. Ama hangi okur grubu için? Yine bu ayrımı yapmam da ne kadar doğru olacaktır bilemem ancak nitelikli bir okur için hele ki okuru ve takipçisi olduğu bir yazara aitse önemli bir etken değildir. Ancak kitabı sadece ucuz olduğu için alan, yayınevinin ya da çevirmenin kim olduğunu önemsemeyen, kitabı niçin okuduğunun çok da farkında olmayan bir okur için belirleyici bir etkendir. Çünkü kapağa bakılacak bir fikre varılacak ve satın alınacak.
Ayşım Okudan: Görsel hafızanın tercihlerde etkili olduğunu ve reklam algısında başarı sağladığını düşünüyorum. Başarılı bir kapak tasarımı ayırt edici, dikkat çekici ve tercih sebebi olabilir. İlk kitabımda kapak tasarımını eşim yapmıştı. İkinci kitabımda kapak tasarımını yayınevine bıraktık. Ancak çoğu kitabın başına gelen benim kitabımın da başına geldi ve basımından beş yıl sonra aynı görsel başka bir kitabın daha kapağını süsler oldu. Edebiyat magazini olsa kapaklar pişti oldu haberine uyan bu durum çoğu zaman yaşanabiliyor. O yüzden özgün olması adına özel tasarımlar ve bu özel kapak tasarımlarını yapan tasarımcılara çok kıymet veriyorum.
Cem Uslu: Tasarım önemli. İnsanı içine çekmeli, büyülemeli ve satın almak için baştan çıkarmalı…
Ebru Aykaç: Yukarıda verdiğim cevaplar en azından benim için kapakların önemini ifade ediyor diye düşünüyorum.
Fatma Ağaoğlu: Bence kapak tasarımları, kitapların satışında etkili bir rol oynuyor.
Kader Koç: Kesinlikle önemlidir. Şu bir gerçek ki ülkemizdeki bilinçli ve sürekli okur oranı çok düşük. Geri kalan okur oranının da büyük yüzdesi ya arkadaş tavsiyesi ya da kitap ismi-kapağına göre kitap alan kesimi oluşturuyor. Doğal olarak da kapak tasarımı bir kitabı satın alma ve okuma yolundaki ilk adımı oluşturuyor diyebiliriz.
Namık Somel: Bu soruya iki türlü cevap vermek isterim. Benim gibi okurluğu adeta meslek edinmiş kişiler için bir önemi yok. Bu tür okurlar kitap listelerini, çeşitli okur gruplarından, sosyal medyada güvenilir kitap profillerinden, Goodreads, 1000Kitap gibi sitelerden, güvenilir dergilerden, yazarlardan, çevirmenlerden, kitap sohbetlerinden yararlanarak hazırlarlar.
Ancak oldukça önemli bir okur kitlesinin kapak tasarımdan etkilendiğini ve bu etkinin satın alma kararında etkili olduğunu söyleyebilirim. Burada çok önemli bir ayrıntı var kuşkusuz. Eğer sadece kapak tasarımdan yola çıkarak okunan bir yazarının metni kötüyse, çevirmenin çevirisi özensizse sonrasında bu etki devam etmez ve ikinci bir satın alma gerçekleşmez. Çok geniş bir okur kitlesi artık dijital dünyada iletişim hâlinde ve kötü haber geçmiş yıllara göre daha da hızlı yayılıyor.
Sonuç olarak güzel bir kapak tasarımı, güzel bir metinle birleşince o kitabın tadına doyum olmuyor. Bizim gibi okurlar için kitap, takıntılı bir nesnedir. Kitap oburu; metni sorgular, yazarı sorgular, editörü sorgular, kâğıt kalitesini sorgular ve kuşkusuz kapak tasarımını da sorgular. Kitaplarını kütüphanesinin raflarına özenle dizer. Estetiği ve doyumu, hem nitelikte hem de nicelikte arar.
Nurhan Siler: Popüler kitaplar için geçerli olabilir. Ama daha önce kendini kanıtlamış bir yazar için çok da önemli olmuyor.
Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları okudu. Uzun yıllar çok uluslu şirketlerin Lojistik ve Finans birimlerinde üst düzey yöneticilik yaptı. Halen kurumsal firmalara danışmanlık yapıyor. Birçok STK’da gönüllü olarak çalıştı, bireysel yardım projeleri aktif olarak devam ediyor. Yollar, kitaplar ve fotoğraf en büyük tutkusu. İlk kişisel fotoğraf sergisini 2018 yılında açtı. Kafalar Hep Karışık projesinde yer almaktan mutluluk duyuyor. Şiire, yollara, çocuklara ve gelecek güzel günlere inanıyor. Çizdiğini yazdığını kendine saklıyor. Okuyor, okuyor okuyor…