Sorularımı Cem Alpan, Melisa Ceren Hasmaden, Filiz Özdem, Burak Albayrak ve Duygu Çayırcıoğlu’na yönelttim.

Cem Alpan Can Yayınları Çağdaş Edebiyat Editörü

Birgül Sevinçli: Kitabın kapağının içeriğini yansıtması gerekir mi? Kapak, kitapla ilgili ne anlatır?

Cem Alpan: Kapak, kitabın okur kitlesine ve elbette potansiyel okurlara hitap eder. Kitabın potansiyel okur kitlesi hesaba katılmadan tasarım yapılmaz. Dolayısıyla kitabın içeriğiyle ve niteliğiyle ilgili -örneğin edebiyat okurlarına mı yoksa genel okurlara mı hitap ettiğiyle ilgili- dolaylı dolaysız bilgi vermelidir. Ancak örneğin yenilikçi, özel bir zevki yansıtan ya da avangart eserlere yer veren bazı yayınevleri kitap özelinde değil de daha çok bu seçici yanlarını ortaya koyan, yayınevinin tarzını yansıtan genel tasarımlar tercih edebilirler. Örneğin 2014 yılında İngiltere’de kurulan Fitzcarraldo Editions, yenilikçi kurmaca ve deneme türündeki eserlere yer vermesiyle öne çıkan bu tip bir yayınevi: Kurmaca eserler silme lacivert, deneme türündekiler de beyaz renkte kapaklarla yayınlanıyor. Herhangi bir görsel imgeye yer verilmiyor. Mesaj şu: “Biz özel bir yayıneviyiz. Edebî ve yenilikçi niteliği yüksek eserlere yer veriyoruz. Kitapları tek tek kapak tasarımıyla öne çıkarmaya ihtiyacımız yok, yayımlamış olmamız hitap ettiğimiz okur kitlesi için yeterli.”

Ancak, sözgelimi yılda iki yüz kitap basan ve çeşitli eser ve türlere yer veren bir yayınevi böyle bir yaklaşım benimseyemez.

Melisa Ceren Hasmaden: Kitap kapağının öncelikli işlevi, sayfaları bir arada tutmak ve dış etkenlerden korumaktır. Pratikte bundan ibarettir. Bu nedenle ilk cilt örneklerinin son derece düz, kitabın adının bile yer almadığı deri ya da kumaş kaplamalar olarak görüyoruz. Zamanla kapaklarda kitabın adı, sonra da çeşitli süslemeler yer almaya başladı. Ama bugün kitap kapağı dediğimizde bu işlevsellikten farklı bir kullanım söz konusu. Çünkü nesnelerin tarihi de ekonominin tarihinden bağımsız okunamaz.

Günümüzde kitap kapağı bir pazarlama unsuru artık.

Okur, kitabın önce kapağıyla karşılaşır. Kitaba dair ilk intibaını buradaki görsel dil ve kodlar sayesinde edinir. Kapak, kitap hakkında okura bir vaatte bulunur. Dolayısıyla bugün bir kapaktan beklenti metni temsil edebilmesidir. Seçilen renk skalası, görsel malzeme, grafik düzenlemesi bize o kitapla ilgili türüne, atmosferine, hikâyesine dair pek çok şey söyler ve karşılaştığımız bu ‘resim’ bizde bir fikir oluşturur. Bugün kitabın kapağı aynı zamanda metnin ‘vitrini’dir. Vitrinde sergiledikleriyle müşteriyi içeriye davet eden bir reklam panosu gibi kullanıldığını da görüyoruz. Tanıtıcı cümlelerin, övücü alıntıların, ödül bilgilerinin arka kapaktan ön kapağa taşınması bunun en iyi göstergesi.

Ancak kitap kapağı tasarımında tek belirleyici metin değil. Burada yine yayınevlerinin karakteristik grafik tercihleri ya da kitap kapaklarına dair tasarım tercihleri devreye giriyor. Bugün bazı kapak tasarımlarının, yayınevi adı ya da logosu görmesek bile, hangi yayınevine ait olduklarını şıp diye anlayabiliyoruz. Demek ki kapağın temsiliyeti metinle de sınırlı değil.

Filiz Özdem: Kapak, bir kitabın cümle kapısı gibi bence. İçeriği bire bir yansıtması beklenemez tabii ama kitabın içeriğine, sırrına, derdine dair bir ipucu fısıldamalı. Davet etmeli. Örneğin ben yeniyetme bir okurken, yazarlarla yeni yeni tanışırken, yazarını hiç tanımadığım ama sadece kapağına vurulup aldığım çok kitap bilirim.

Burak Albayrak: Günümüzde kitap, bir yayınevinin etiketiyle yayımlanan, bandrolü ve ISBN’i bulunan ticari bir materyal. Eğer sermaye sahibinin mantığıyla düşünürsek “tüketici”yi biraz daha romantik bir bakış açısıyla tanımlamak istersek “okur”u yanıltmamak elzem. Kapağın albenisi olmalı, kitap şöyle ya da böyle görünmeli diyemem fakat kapak okuru yanıltmamalı, içerikle ilgili doğru fikir vermeli.

Duygu Çayırcıoğlu: Bu bir zorunluluk değil ancak içerikten tamamen bağımsız bir kapak tasarımı da pek düşünülemez. Kitabın ruhuna ve özüne uygun olması bence önemli bir nokta. Anlatılan hikâye, yazarın dili ve üslubu kapak tasarımının başlıca belirleyenleridir.

Okur, kitapla ilk karşılaşmasında kapağa dikkat ediyor. Kapağın, içeriğe dair kendisine bir şeyler anlatmasını, fısıldamasını bekliyor. Özellikle, kurmaca metinlerde bu daha da önem kazanıyor. Kitabın içindeki kurmaca evren, kitabın dışına da taşıyor, kapakta kendine bir yer ediniyor, temsil alanı buluyor.

Melisa Ceren Hasmaden- Bağımsız Editör

Birgül Sevinçli: Sizce kitap kapakları yayınevlerinde yalnızca tasarımcıların işi midir? Kitabın editörünün / yazarının kapak konusunda sorumluluk alması gerekir mi?

Cem Alpan: Yazarın kendisi ve elbette editörü de sürece dâhil olmalı. Keza kitabın tanıtımıyla görevli yetkililer de düşüncelerini paylaşmalı. Yazar ve editörü genel bir çerçeve belirlemeli ve bunu tasarımcıya doğru bir şekilde anlatmalı – elbette tasarımcının yaratıcı fikirlerine alan açmaya özen göstererek.

Melisa Ceren Hasmaden: Kitap kapağının tasarımı asli olarak tasarımcının işidir bence. Yazarın kitabının kapağıyla ilgili söz hakkı elbette vardır, olmalıdır. Sonuçta kendi yapıtının temsilinden söz ediyoruz.

Kapak tasarımı konusunda editörün rolü ve sorumluluğuna gelince editör tasarımcıya kitaba dair gerekli bilgileri vermekle mükelleftir. Ve elbette bir yayınevi editörü metnin bir nesne olarak kitaba dönüşümünde mizanpajından kapak tasarımına, her aşamasından sorumludur.

Filiz Özdem: YKY’de hiçbir zaman sadece tasarımcıya bırakılan bir mesele olmamıştır kitap kapakları. Bazen yayınevi dışından tasarımcılara da şiir, tarih, cogito gibi diziler veya hayatta olmayan kimi yazarlar için ortak bir dil birliği olan kapaklar yaptırılmıştır, hâlâ da yapılmakta. Ama kitabın A’sından Z’sine sorumlu editördür. Böyle bir genel tasarım çerçevesinin dışındaki kitaplar için editör bazen yayınevindeki grafik tasarım bölümündeki arkadaşlarla fikrini, bazen de önereceği malzeme varsa onu paylaşır, ayrıca kitabın içeriğiyle ilgili bilgi verir. Grafik tasarımcı arkadaş seçenekler hazırlar, son kertede editör seçer, yazarıyla da paylaşır. Kapak tasarımında yazarın bir sorumluluğu yoktur. Çünkü artık kitap sadece yazarının değil, yayınevinin de kitabıdır ve asıl sorumluluk yayınevindedir.

Burak Albayrak: Tasarımcının her kitabı okumaya vakti yok, böyle bir sorumluluğu da yok fakat editör yayımladığı metne kitabın yazarından dahi iyi hâkim olmak ve bunu tasarımcıya aktarmak zorunda. Nitekim tecrübeli editör, hangi kapağın okuru yakalayacağını bilir. Bu noktada bana göre en makul yöntem, yazarın fikrini alan editörün yönlendirdiği tasarımcının kapağa son noktayı koymasıdır. Nihayetinde bilhassa yazarı mutlu eden bir işin ortaya çıkması önemlidir fakat tasarımcıyı ve elbette okuru tatmin eden bir kapak asıl olması gerekendir. İthaki Yayınları’nda çalıştığım dönemde sanatçı dostum Ebrahel Lurci’nin kapaklarını hazırladığı Pangea Kitaplığı’yla tam olarak bunu hedefliyorduk. Okurlardan aldığımız olumlu geri dönüşler bunu başardığımızın en büyük kanıtı sanırım.

Duygu Çayırcıoğlu: Kitap kapağının hazırlanması yalnızca tasarımcının görevi değil. En azından, bizim Türkçe edebiyat dizisi kitaplarımızda süreç bu şekilde gerçekleşmiyor. Kitabın yayına hazırlık aşamasında editör ile yazar fikir alışverişinde bulunuyor. Kitap için en uygun kapak fikri ortaya çıkarılmaya çalışılıyor. Ardından kapaklarla ilgilenen tasarımcı/çizer/grafiker arkadaşlarımızla düşüncelerimizi paylaşıyoruz. Onların yaratıcılıkları, tahayyül etme güçleri, tecrübeleri devreye giriyor. En nihayetinde, ortak bir düşünce üzerinden ilerliyoruz.

Filiz ÖzdemYapı Kredi Yayınları Yazar ve Editörü

Birgül Sevinçli: Arka kapak yazısı kimin işidir? Arka kapak yazılarının uzunluğu sizce ne kadar olmalıdır?

Cem Alpan: Arka kapak yazısı genelde editörün işidir. Elbette yazarın onayından geçmelidir. Uzunluğu değişebilir – kitabın niteliğine göre. Kuramsal bir kitapla bir gerilim romanının arka kapak yazısı aynı uzunlukta olmayabilir. Sözgelimi gerilim romanının havası merak uyandıran birkaç saptama ve soruyla anlatılabilir. Ancak yeni bir felsefe kitabını okuru için konumlandırmanız gerekir. Bu da birkaç cümleyle olmaz.

Melisa Ceren Hasmaden: Burada uygulama yayınevinden yayınevine farklılık gösterebiliyor. Çeviri kitaplarda çoğu yayınevi orijinal arka kapağı kullanmayı tercih ediyor.

Yerli kitaplarda ise kimi yayınevi yazarından arka kapak yazısı isteyip onun üzerinde çalışıyor, kimi yayınevlerinde bu yazıyı editör hazırlıyor, kimilerinde ise halkla ilişkiler bölümünden isteniyor. Hatta yayınevinin içinde de her zaman standart bir uygulama olmayıp kitaplar ya da türlere göre farklı kişiler yazabiliyor bu yazıları.

Arka kapak yazısı şu uzunlukta olmalıdır, diyemeyeceğim. Çünkü bir metni üç cümlede tanıtabilecekken bir başkası için iki paragrafa ihtiyaç duyabilirsiniz. Yine de arka kapağa bir makale sığıştırmamaktan yanayım.

Ama dediğim gibi bunları ne editör ne yazar ne de yayınevi tek başına belirler; sektörel değişimler, piyasa koşulları, hâkim kültür, ekonomik dinamiklerle birlikte düşünmek gerekir. Yani bir kitap kapağı sadece kitap kapağı değildir.

Filiz Özdem: Belirttiğim gibi, YKY’de kitabın yayına hazırlanmasından tutun arka kapağına, basın bültenine kadar her aşamasından editör sorumludur. Genel olarak arka kapağın çok uzun olmaması yerinde olur. Ama bazen bazı kitaplarda farklı davranışlar geliştirmek gerekebilir. Ne de olsa her kitabın kimyası farklıdır. Özellikle edebiyat alanındakilerin her birinin farklı bir dünya olduğunu, okura her edebiyat eserinin yeni pencereler, dünyalar açtığını düşünecek olursak…

Burak Albayrak: Arka kapak yazısı elbette kitabın editörünün işidir. Son dönemde karşımıza çıkan orantısız övgülerle dolu arka kapak yazılarını gördüğümde düşüncemde ne kadar haklı olduğumu bir kez daha görüyorum. Zira kitabın yazarının kendi yazdığı esere karşı mesafeli olabilmesi her zaman mümkün olmuyor. Çok uzun ve içeriğe dair sürprizbozan içeren arka kapak yazılarını mayın tarlasına benzetiyorum. Arka kapak okura fikir vermeli, kitabın özeti olmamalı. Bu noktada kısa bir tanıtım yazısı ve yine çok uzun olmayan bir alıntı doğru formül.

Duygu Çayırcıoğlu: Arka kapak yazısı, editörün sorumluluğundadır…

Yazıların uzunluğuna dair net bir şey söyleyemem. Kitabın içeriğine göre değişir bu. Koca bir kitap düşünüldüğünde, aslında arka kapak çok sınırlı bir alan. Bu alanı elden geldiğince iyi değerlendirmek gerekiyor. İçeriğe dair yanlış yönlendirmelerde bulunmamaya özen göstermek ve okurun okuma motivasyonunu, metinle kuracağı ilişkiyi şekillendirmekten kaçınmak lazım. Öte yandan, bu dengeyi kurmak o kadar da kolay değil tabii. Arka kapak yazıları bana biraz, kitapçıda durup okurla ayaküstü yapılan kısa bir sohbet gibi gelir. O sohbeti olabildiğince az ve öz ifadelerle sınırlı tutmakta fayda var.

Burak AlbayrakBağımsız Editör

Birgül Sevinçli: Kapak tasarımını beğenmediğiniz ama editörü olduğunuz kitap oldu mu?

Cem Alpan: Böyle şeyler ara sıra olabilir. Sözgelimi geçmişte çalıştığım yayınevlerinden birinde çok önem verdiğim bir kitabın tasarımı konusunda tasarımcıyla anlaşamadık. Ortak bir noktada buluşamadık. Kararı yazara ve kitabı temsil eden ajansa bıraktık. Bu gibi durumlarda üçüncü bir gözün devreye girmesi her zaman iyidir. 

Melisa Ceren Hasmaden: Elbette oldu. Ama kitabın kapağının beğenime hitap etmesi benim için bir kriter değil. Benim görsel zevkime uymayan bir kapak pekâlâ tasarım ölçütleri, metni karakterini yansıtması ve satışı desteklemesi bakımında başarılı, iyi olabilir.

Filiz Özdem: Bir yazar olarak kendi kitaplarımın kapaklarını seviyorum.

Burak Albayrak: Editörlüğünü yaptığım ama kişisel beğenime uymayan kapaklarla yayımlanan kitaplar oldu elbette. Burada anahtar kelime kişisel. Editör, okuru gözetmek zorunda. Eğer kitap içeriği yansıtıyorsa ve okuru yakalayacaksa beğenmem şart değil. Hedef okur kitlesinin nelerden hoşlandığını bilmek çok önemli.

Duygu Çayırcıoğlu: Hayır, şimdiye dek editörlüğünü üstlenip de kapak tasarımını beğenmediğim bir kitap olmadı. İkinci sorunuzda da bahsettiğim gibi, kapak yapımı kolektif bir süreç. O yüzden, bir kapak üzerinde -nihayetlendirilip matbaaya gönderilene dek- epeyce çalışılıyor, içimize sindiği vakit sonlandırıyoruz.

Duygu Çayırcıoğlu İletişim Yayınları Editörü

Birgül Sevinçli: Sizce kitabın kapak tasarımı, kitabın okuyucuyla kurduğu ilişkide ve satışında önemli mi?

Cem Alpan: Böyle örnekler elbette var. Önemli olan kapağın içerikle bütünlük oluşturması. Bunu yakalayan, mesajı iyi ileten, onca kitap içerisinde dikkat çeken tasarımlar amaçlarına ulaşmış demektir.

Melisa Ceren Hasmaden: Bence evet ve ne yazık ki önemlidir. Kapağın pazarlamadaki rolünden yukarıda söz ettim, kendimi tekrar etmeyeyim. Bugün ben de okur olarak zaman zaman bir kapağın albenisine hatta kitap adının çekiciliğine kapılarak bir kitabı satın alabiliyorum. Kimi zaman tercihim isabetli oluyor ama sıklıkla kapak ve adın bu yüksek vaadi karşılamadığını görüyorum.

Filiz Özdem: Satış kısmı artık pazarlamanın işidir, editörün alanından çıkar. Ancak kapağın okuyucuyla kuracağı ilişkiyi elbette editör düşünür, tartar.

Burak Albayrak: Sorunun cevabı okura göre değişir aslına bakarsanız. Bir çizgi roman okuru için kapak o kadar önemlidir ki içeriği aynı olan kitabın varyant kapaklarını da satın alabilir. Fantastik kurgu okuru okuyacağı kitabın kapağında gireceği dünyaya bir göz atmak mümkünse kahramanlardan birkaçını görmek ister ama bir şiir kitabı için daha soyut bir kapak yeterlidir. Örneğin kurgu dışı okurunun kitabın kapağını önemsediğini pek göremezsiniz. Ne yazık ki yayıncılık tarihi yanlış kapak yüzünden kaybolup giden kitaplarla dolu.

Duygu Çayırcıoğlu: Kitaplar içeriğinden bağımsız olarak nesne değeri de taşıyor. Özellikle günümüzde, birçok insan için bu böyle. Estetik kaygılar da devreye girebiliyor. Bir kitabı sırf kapağını beğendiği için alanlar var. Zaman zaman kitapların kapaklarının yerden yere vurulduğunu da görüyoruz. Bunların aksine, kapağı hiç umursamayan okurların sayısını da azımsayamayız. Yazarın ismi ve içerik, kitabın kapağını arka plana itebiliyor… Farklı beklentiler oluşuyor. Kitaplarla kurulan ilişkiler çeşitlilik gösteriyor. Ama en doğrusu, tüm bu ilişkileri ve satış kaygısını bir yana bırakarak metnin ruhuna odaklanıp en ideal kapak tasarımını ortaya çıkarmak.