Beyaz perdede rol aldığı, 117 filmle “imgeler ecesi”ne dönüşen, çok sevilen, gündemi her an değişen bir toplumun ortak belleğinde “ikonografik ve sosyolojik değeri”ni hep koruyan Filiz Akın, yaşar kıldığı karakterlerle milyonlarca insanı etkiledi, etkilemeye devam ediyor çünkü hayatlarımıza dokundu. Dokunmakla kalmayıp sevgi baharatları serpti cömertçe.

Filiz Akın’ın Hayatın Provası Yok (2021) adlı son kitabını okurken onun yaşam felsefesinden de etkilenecek, kimi satırların altlarını çizecek, notlar alacaksınız, eminim.

Hayatın Provası Yok bir solukta (sonra yeniden, yeniden…) okunacak, nasıl derler, yanınızdan ayırmak istemeyeceğiniz, dostlarınızla, yakınlarınızla paylaşmayı, tartışmayı arzu edeceğiniz bir kitap çünkü. Bir tür yaşam rehberliği yapıyor. Görün, anlayın, sevin, bağışlayın, hoşgörün, fark edin, gerektiğinde zaaflarınızla yüzleşin, iyilik salgına dönüşsün, hayalinize doğru yürümekten vazgeçmeyin, hayata ayak izlerinizi bırakın, diyor.

Filiz Akın ve Bircan Usallı Sılan iş birliğinin son çalışması olan Hayatın Provası Yok geçtiğimiz günlerde İnkılap Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı.

Bircan Usallı Sılan sormuş, Filiz Akın yanıtlamış. Hem de hayata dair, hayata ve insana ait pek çok şeyi. Öneriler getirmiş, deneyimlerini aktarmış cesurca, kimi uzman görüşlerini, yıllar yılı aldığı notları paylaşmış, seçenekler göstermiş. İlle de koşulsuz sevginin tılsımına, iyileştiren gücüne değinmiş. Sonuçta sıcak, son derece samimi bir söyleşi kitabı çıkmış ortaya. Öyle ki, okurda “kendini Filiz Akın’ın yanı başında oturmuş, onunla konuşuyormuş hissini” uyandırmış. Bu harika illüzyon için gerek Akın gerekse Sılan’ı ayrıca kutlamak gerekiyor.

Yer yer eğlenceli, romantik, üstelik kolayca okunan bu kitapta hayat, sevgi, aşk üzerine düşünceler paylaşılmış. Görüşler aktarılmış.

Hiç kuşkusuz Hayatın Provası Yok da başta Güzelliklere Merhaba (1992), Hayata Merhaba (2005) ve diğer Filiz Akın kitapları gibi yine, çok beğenilecek, ilgi görecek ve çok satacak. Aylarca en çok satan kitaplar listesinde yerini koruyacak.

Şimdi düşünüyorum da hayatı içselleştirmezsek, hayatın çok şeyi yitireceği gerçeğine ustalıkla dikkat çekilmiş bu çalışmada. Dahası aklımızdan geçen, sorulmamış sorulara yanıt vermiş Filiz Akın. Sözcükleri duygularla buluşturmuş. Hayatın kilit noktalarına dokunmuş.

Hayatın Provası Yok’ta Filiz Akın’a kulak verirken belki yeniden, belki de ilk kez kendinizle “merhaba”laşacak, kendinizi okuyormuş hissine kapılacaksınız. Ve en önemlisi, hayatı ıskalamamanız gerçeğini anlayacaksınız. Çünkü hayatın gerçekten de provası yok!