Kaç satırda derin ve ıslak mağaranın çığlıklarını anlatabilirdi?

Karanlık ormanlarda doğmuştuk.

Güneşli yarınlara; asabi seratoninler karşılamıştı her birimizi.

Bu daha fragmanın fragmanıydı.

Kromozomlar gururla sunardı; yeni ürünlerini.

Soğuk yalnızlığın ruhani ilahisi sarı çiçeğe, asla kütüğünü soramadık; toplumca, topluca hatta topalakça… Gıyabımızca işlenen günahların tövbekarı perşembe gecelerini; Rumi takvimin ibadetlerini cumartesi ateşiyle yaktık; akışkan ve çıplak. Güller açtı XX kromozom evinde.  Kıyamete kadar tertemiz yollar serdi önüne koca tırtılın. Tanrının çocukları, tanrının penisinden akıyor pare pare…

Aşk ediyor gül bahçesi temizlenince.

Pardon popoyu da alabilir misin? Sevgilim istemiyor kılları da…

Tabii ki de…

Dünya ikiye ayrılır. Muson yağmurlarında Eskimolar balıkları tutuyor şemsiyeleri naylondan.

Dünya parladıkça güller tohum saçıyor tırtıllar aç kalmasın, kelebeğe dönüşsün diye.

Başka bölge var mıydı efendim?

Yok sağ ol, ben süreyim yağı.

Balta girmemiş ormanlar keşfedilmeye hazır; “koca tırtıl.”