Bugünlerde hepimiz suçluyuz bir bakıma. Basit bir market alışverişinde bile çevremiz ve gezegenimiz için sayısız kötülük yapabiliriz. Kasada duran küçük kırmızı domates masum görünse de acaba o ışıklı, aynalı sebze sergisinin bir parçası olana kadar kaç işçinin emeğinin sömürülmesi gerekti? Veya o domatesin yetişmesi için ozon tabakasını delen ne kadar zehirli böcek ilacı kullanıldı?
Doğrudan ya da dolaylı sebep olduğumuz her zararı hesaplamamız mümkün değil elbette. Çünkü bazen bazı şeyler gerçekten de elimizde değildir. Asıl kötü olansa verdiğimiz hasarın farkında olup yine de kendimize göz yummak.
Eğer hataların farkında olacak duyarlılığımız, özür dileyecek cesaretimizden fazlaysa vay hâlimize. Bu durumun bizi sancılı iç sorgulamalardan oluşan pişmanlık zincirine sürüklemesi kaçınılmazdır. İşte “Bugünlerde Herkesin Adı Affedersin”in Bianca’sı da tam olarak bu durumla karşı karşıya.
“Çocukluk eğlenceli, tasasız… Ne derdi olacak ki insanın” deyip o günlere dönmek isteyebilirsiniz. Oysaki bu küçük kız için durum biraz karışık. “Kızgın olduğumu düşünmenizi istemiyorum ama kızgın olduğumu düşünürseniz de bir zararı yok,” diyor Bianca. Hem başkasıyla evlenen babasına hem kalp hastası olan kardeşine hem de hayatını kardeşine odaklayarak yaşayan annesine kızgın. Kardeşi “Alan’ın depremleri yüzünden bazen bütün bir kıta yerle bir oluyor ve Alan kendisi de kurtulamıyor.” Ancak Bianca daha büyük olduğu için anlayışlı olmalı, en azından annesi hep böyle söylüyor. Onun gözünden bakarsanız, hayat bazen tüm gününü arka bahçede geçirerek teselli bulmak isteyecek kadar zorlayıcı. Gözden kaybolmak, solucan toplamak, doğayı dinlemek… Ağzından çıkamayan binlerce kelimeyi, aklından resim kâğıtlarına aktarmak daha kolay çoğu zaman. Çünkü duygularını kâğıtlara özgürce yansıtırken kimseye hesap vermek zorunda değil.
Kardeş garip bir varlıktır. Bir gün ansızın çıkagelir. Hayatının parçası olur. Sahip olduğun her şeyi alır. Yetmiyormuş gibi onun yüzünden sana haksız yere bir ağabey/abla sorumluluğu yüklenir.
Hayatta kardeşinin gelişini seçemediğin gibi onun problemlerini de seçemezsin. Dahası, bu problemlerin bedelini en az kardeşin kadar ödersin. Belki de daha fazlasını… Bianca’nın kardeşi Alan da hayatlarına fazlasıyla dâhildir ve Bianca’nın sıkı takipçisi olduğu “Bizim Burada” dizisinde ansızın çıkagelen kardeş karakterinin senaristlerin kararıyla diziden çıkarıldığı gibi, şak diye hayatından çıkıp gitmeyecektir. Bunun ve daha birçok şeyin farkına varmasıysa bir gün evlerine gelen bir misafir sayesinde mümkün olacaktır.
Her ne kadar inanması güç olsa da çok sevdiği, repliklerini ezbere bildiği dizinin başrol oyuncusu Billie King, oğlu Jazz ile birlikte Biancalara gelmiştir. Bazen tüm gününü siyah ve pembe şeritli duvar kâğıdıyla kaplı odasında, adeta “kafeste bir prenses” gibi vakit geçiren kızımız için inanılmaz bir şeydir bu. Ona soracağı binlerce soru vardır ancak o bunları kafasının içinde tartarken Bianca farkında olmadan kendi içinde bir yolculuğa çıkacaktır.
Adın “Affedersin” olsa ne olur? Zaten herkes bu günlerde tek bir kelimelik özrün birçok şeyi telafi edebileceğini düşünüyor. Ancak önemli olan bunu içinden gelerek yapmak. Aynı Bianca’nın ifade ettiği gibi “Affedersin yazmak zor değil. Önemli olan bu kelimeyi olduğundan daha güzel göstermek.”
Anlaşılamamanın verdiği hırçınlık denizinde yüzen, masum bir çocuk içinse af dilemek gerçekten de çok zor, değil mi? Hayalini kurduğu gibi bir dizinin ya da ailesinin hiçbir zaman başrolü olmayacaktır belki. Bunun farkındalığını şöyle özetliyor Bianca: “Bu hâlimi görseniz şöyle düşünürdünüz. Bu kızın dünyayı değiştireceğine inanmıyorum ben, bu kızın bir özelliği yok.” Ancak verdiği içsel mücadelede dünyayı değiştiremese de hayatıyla ilgili fark yaratacak adımlar atma cesaretini gösterecektir.
“Bugünlerde Herkesin Adı Affedersin” çocuk edebiyatının Nobel’i olarak tanımlanan Astrid Lindgren Anma Ödüllü yazar Bart Moeyart’ın, hem karamsar ve hem de sıradan düşünceleri olan bir çocuğun iç dünyasını yansıtıyor bizlere. Dışarıdan hırçın bir baş belası gibi görünen bu kızın aklında ve kalbinde nelerin saklı olduğunu her yönüyle, tüm yoğunluğuyla görüyoruz. Hem de “öyle yarım yamalak değil, tam.”
Bu kitapla af dilemenin ve affedilmenin sancılı yolculuğunda, kendi insanlığımızdan bir parça bulacağımız aşikâr.
Kitap: Bugünlerde Herkesin Adı Affedersin
Yazan: Bart Moeyaert
Çeviren: Mustafa Özen
Yaş aralığı: 12, 13, 14 +
Tür: Roman
Sayfa: 176
Fiyatı: 21,00 TL