Selim Turan

Tez – Antitez – Sentez

Sakıp Sabancı Müzesi

Ressam ve heykeltıraş Selim Turan (1915-1994), “tez, antitez, sentez” kavramlarını yaşamı ve sanatıyla yan yana getirirken, Doğu-Batı kültürleri arasında ilk bakışta anlaşılamayacak denli ince, varla yok arasında köprüler kurmayı başarmıştı. Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan “Selim Turan. Tez-Antitez-Sentez” sergisi, sanatçının İstanbul Üniversitesi Koleksiyonu’nda yer alan çalışmalarından yola çıkarak, modern Türk sanatının 2. Dünya Savaşı’ndan sonra geçirdiği sürece farklı bir yorum getiriyor. 1947’den vefatına dek Paris’le İstanbul arasında yaşayan Selim Turan, her iki kentin kültür ortamından etkilendiği görsel deneylere imza atmıştı. Sergi bu görsel deneyleri ilk kez ortaya çıkardığı gibi, sanatçının daha önce görülmemiş birçok çalışmasını da deneysel bir yaklaşım açısıyla tartışmaya açmayı hedefliyor.

Kökleri Azerbaycan’a uzanan bir ailenin üyesi olan Selim Turan, Cumhuriyet devrimlerinin gündeme getirdiği “modernleşme” tezi doğrultusunda İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim almış ilk sanatçı kuşağına aitti. Sergi, Turan’ın hocaları Léopold Lévy, Feyhaman Duran, Nazmi Ziya ve Zeki Kocamemi’den edindiği görsel tecrübeyi, öğrenciliğinden itibaren nasıl bir “teze” dönüştürdüğünü ortaya koyan eserlerinden yola çıkıyor.

1947’de burslu olarak Paris’e giden sanatçının soyut çalışmaları, onun bu kentteki tecrübeleri sonucu girdiği diyalektik sürecin izlerini yansıtıyor. 1950’lerde Paris’in en önemli galerilerinde (Galerie Breteau, Galerie Crevan, Galerie Lucien Durand) ardı ardına kişisel sergiler açan, sergilere (Salon des Réalites-Nouvelles, Salon Comparison) davet edilip Hans Hartung’un asistanlığını yapan Selim Turan, çalışmalarını belli grup ve akımlardan uzakta, kendi çabalarıyla geliştirdi.

Sergi, bu çabalar sonucu gelişen “antitez” kavramının ortaya çıktığı ve sanatçının ustalık dönemine ait olan etkileyici siyah soyut resimleri İstanbullu sanatseverlere ilk kez sunacak. Bu bölümde ayrıca 1947-1960’ta Paris’te etkinlik gösteren önemli ressamlar Jean Bazaine, Henri Goetz, Léon Zack, Natalia Dumitresco ve Alexander Istrati’nin resimlerinin yanı sıra, o yıllarda İstanbul’dan Paris’e giden diğer sanatçıların resim ve heykelleri de sergileniyor. 2. Dünya Savaşı sonrasını Paris’te geçiren sanatçılardan Fahrelnissa Zeid, Nejad Devrim, Albert Bitran, Mübin Orhon, İlhan Koman, Hakkı Anlı’nın eserleri Öner Kocabeyoğlu ve Ceyda-Ünal Göğüş koleksiyonlarından derlendi.

Selim Turan’ın tecrübelerini, modern Türk sanatı içinde tekil kılan özelliklerinden biri de, sanatçının özellikle 1960’lardan sonra farklı deneylere girerek tamamını Fransa’da gerçekleştirdiği meydan düzenlemeleri, halka açık alanlarda yaptığı çalışmalar ve büyük boyutlu heykelleridir. Bu araştırmaları sanatçının “sentez” olarak yorumlanabilecek bir görselliği geliştirmesine olanak sağlamıştı. Türkiye’de ilk kez tarihsel bağlamı içinde sergilenecek olan hareketli (mobile) heykelleri, sanatçının Yörük, Bektaşi geleneklerinden nasıl esinlendiğini de gösteriyor. Selim Turan, “sentez” döneminde belli reçeteleri uygulamayı tercih etmeyerek, görsel devinimliliği, sanata önkoşulsuz olarak bakmanın gerekliliğini ortaya koyan bir stil geliştirmişti. Sergi bu stilin en çarpıcı örneklerini bir araya getiriyor.

Selim Turan’ın Tez – Antitez – Sentez sergisi 13 Ağustos 2017 tarihine dek ziyarete açık olacak.

 

Fahrelnissa Zeid

İstanbul Modern

Modern sanatın öncülerinden ve soyut sanatın Türkiye’deki ilk temsilcilerinden Fahrelnissa Zeid’in kapsamlı bir koleksiyonuna sahip İstanbul Modern, sanatçının yapıtlarından oluşan bir seçkiye Kısa Süreli Sergiler Alanı’nda yer veriyor. Seçkide, sanatçının Türkiye sanat ortamında başladığı 1940’lı yıllardan Amman, Ürdün’e taşındığı 1970’li yıllara kadar, en etkin olduğu dönemden yapıtlar yer alıyor.

Fahrelnissa Zeid, 1901 yılında Osmanlı döneminde Sadrazam Cevat Paşa’nın yeğeni olarak Büyükada’da doğar. Geniş, sanatçı bir aileden gelen sanatçının kardeşleri yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı ve ressam Aliye Berger’dir. Yazar İzzet Melih Devrim ile evliliğinden olan çocukları ressam Nejad Devrim ve yönetmen, tiyatro sanatçısı Şirin Devrim’dir. Zeid aynı zamanda seramik sanatçısı Füreya Koral’ın teyzesidir. Sanayi-i Nefise’nin ilk kadın mezunları arasında olan sanatçı, resim öğrenimine Paris’teki Académie Ranson’un Stalbach Atölyesi’nde, sonrasında İstanbul’daki Namık İsmail Atölyesi’nde devam eder. 1934 yılında Irak’ın Ankara temsilcisi Emir Zeid ile evlenir, prenses unvanını alır. 1942 yılında D Grubu’na ve sergilerine katılır. İlk kişisel sergisini 1944’te Maçka’daki evinde açan Zeid, 2. Dünya Savaşı sonrası belirli süreler yaşadıkları Paris, Londra, New York, Brüksel ve daha birçok şehirde yapıtlarını sergiler. 1976 yılında Amman’a yerleşen sanatçı, kendi adını taşıyan bir sanat enstitüsü kurar ve hayatının sonuna kadar enstitüye destek vererek üretimlerine devam eder. Sanatçı, 1991’de Amman’da hayata veda eder.

Coşkulu ve etkili kompozisyonları ile tanınan Zeid’in kendine özgü resim dili, tek üsluba indirgenemeyecek kadar canlı ve zengindir. Zeid’in sanat pratiği; minyatür kurgusuna uygun şekilde inşa edilmiş figürlü kompozisyonlarıyla erken dönem, vitray yüzeylerini anımsatan geometrik ve serbest soyutlamacı çalışmalarıyla olgunluk dönemi ve çoğunlukla portrelerden oluşan ve psikolojik anlatının ön plana çıktığı geç dönem şeklinde sınıflandırılabilir.

Fahrenissa Zeid’in İstanbul’da başlayan sanat hikayesi, dünyanın çeşitli kıtalarında açtığı sergilerle sürdü ve şimdi küresel sanat dünyasında taze bir ivme kazanıyor. Resimleri, geçen İstanbul ve Sharjah bienallerinin yanı sıra Haus der Kunst, Münih’te düzenlenen “Savaş Sonrası: Pasifik ve Atlantik Arasında Sanat, 1945 -1965” ve GAM, Torino’da “Renkler” adlı sergilerde yer aldı. Fahrelnissa Zeid’in Tate Modern, Londra’da 13 Haziran – 8 Ekim tarihleri arasında gösterimde olan retrospektifi, sonrasında Deutsche Bank KunstHalle, Berlin ve Sursock Müzesi, Beyrut’a doğru yola çıkacak. Tate Modern’deki sergiye koleksiyonundan sekiz yapıt ödünç veren İstanbul Modern, yine koleksiyonundan oluşturduğu bir seçkiyi müze ziyaretçileriyle buluşturuyor. Sanatçının ustalaştığı soyut geometrik komposizyonlar, Bizans – İslam – Batı sanatına referansların yer aldığı ve kendine özgü kullandığı renk paletiyle birleşen dışavurumcu resimleri, bu vesileyle yıllar sonra yeniden sergileniyor.

Sergi 20 Temmuz tarihine dek ziyarete açık olacak.

 

Roger Ballen

Roger Ballen: Retrospektif

İstanbul Modern

Retrospektif, Amerika doğumlu, Güney Afrikalı sanatçı Roger Ballen’ın 1980’lerden itibaren gerçekleştirdiği çalışmaların izini sürüyor. Erken tarihli çalışmalarında belgesel fotoğrafçılığı geleneğini izleyen Ballen, zamanla kendisinin “ballenesk” olarak nitelendirdiği farklı ve benzersiz bir üslup geliştirdi.

Çizim, resim, kolaj ve heykel tekniklerinden de yararlanan sanatçı, çok disiplinli yaklaşımıyla fotoğrafın köklerine derinden bağlı, yeni bir estetik meydana getirdi. Walker Evans’ın yapıtlarını da çağrıştıran Ballen’ın fotoğrafları doku, ışık ve özneyle etkileşim gibi fotoğrafın sadece biçimsel yönlerini barındırmakla kalmaz, aynı zamanda sosyal değişimlerin yaşandığı bir zamanda ötekileştirilen hayatlara tanıklık etme ve bunları ifşa etme amacını da taşır. Benzer şekilde Diane Arbus ve Eugene Meatyard’ın fotoğrafları da Ballen için bir çıkış noktası olur, biçimsel anlamda mesafeli görünseler de fotoğrafın özne ve nesneleri psikolojik bir yoğunluk taşır.

Ballen’ın katılımcı-aktörlerini Samuel Beckett ya da Harold Pinter’in tiyatrosundakilerden daha garip, ıssız, belirsiz olarak nitelemek de mümkündür. Ballen’ın çalışmalarındaki karakterler, Absürt Tiyatro’ya yakın durur, etraflarındaki dünyaya ne herhangi bir güç uygulayabilir ne de ondan kaçabilirler. Sıradan insanlar aracılığıyla Ballen insani durumun absürtlüğünü açık eder, groteskin içinde komikliği bulur, deliliği gerçekliğin kenarında konumlandırır.

Sergi, sanatçının Dorps: Güney Afrika’nın Küçük Kasabaları, Platteland: Güney Afrika Kırsalından İmgeler, Yabanülke, Gölge Oda, Misafirhane, Kuş Sığınağı ve Hayaletler Tiyatrosu serilerinden bir seçkiye ve “Ballenesk Oda” adlı yerleştirmesine yer veriyor.

Küratör: Demet Yıldız

Sergi, 30 Temmuz 2017 tarihine dek ziyarete açık.

 

Türk Sinemasında Ustalar: Lütfi Akad

İstanbul Modern

İstanbul Modern Sinema, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla “Türkiye Sinemasında Ustalar” adlı yeni bir projeye başladı. Türkiye sinemasının kurucu yönetmenlerine adanmış bu serinin ilk konuğu, adını sinema tarihimize “ustasız usta” olarak yazdırmış, “Sinemacılar Dönemi” olarak anılan dönemin öncüsü, Lütfi Akad.

95 yıllık yaşamı ve filmografisiyle Türkiye sinemasının hikayesini yansıtan, 100. yaşını andığımız Akad’ın sinemasını inceleyen arşiv sergisi, filmografisinden bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış set fotoğrafları, film kareleri, orijinal senaryolar ve afişler gibi 100 parçalık arşiv malzemesini bir araya getiriyor. Bu görsel malzeme yine yönetmenin sözleriyle anlatılıyor. Gözlemciliğini sadece filmlerinde değil, anılarında da görmenin mümkün olduğu Akad’ın, Yeşilçam’ın doğuşuna, koşullarına ışık tutan yazıları ve söyleşileri bu serginin anlatıcısı oluyor.
Küratör: Müge Turan
Danışman: Burçak Evren

Sergi 30 Temmuz 2017 tarihine dek ziyaret edilebilir.