Geldik bir yılın daha sonuna. Dünya sinemasına baktığımızda çok da parlak bir dönem geçirmese de Türk sineması için güzel bir yıl oldu. Yılın hemen başında Sundance Film Festivali’nde “En İyi Film Ödülü”nü alan “Kelebekler”i gördük. Sonrasında Cannes’da seçkiye son anda dahil edilen Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi “Ahlat Ağacı” gösterildiği salonda 10 dakika boyunca ayakta alkışlandı. En son ise Emin Alper’in son filmi “Kız Kardeşler” Berlin Film Festivali’nde 9 yıl aradan sonra ana yarışmaya dahil edilen ilk Türk yapımı oldu. Uluslararası mecrada Türk sineması bu yıl da adından sıkça söz ettirdi. Ayrıca Netflix yapımı ilk Türk dizisi “ The Protector – Muhafız: Hakan” da  yayınlandı.

Uluslararası sinema mecrasında ise bu sene kısır bir yıldı. Her sene alıştığımız kaliteli filmler furyası bu sene sadece ufak bir yel olarak dokundu yüzümüze. O yüzden de büyük ödül törenlerinin işi de bu sene daha kolaydı. Önceki senelerdeki gibi birçok kaliteli yapımın arasında seçim yapmak zorunda kalmadılar. Yılın başından bütün kaliteli yapımlar kendilerini gösterirken beklenen filmlerin birçoğu beklentiyi karşılamadı. Lars Von Trier’in yıllar sonra Cannes’a katıldığı film “The House That Jack Built” beklentileri karşılamamakla birlikte insanların gösterildiği salondan kusarak çıkmasına sebep oldu. Cannes Film Festivali’nde herkesin mutlak favori gösterdiği “ Burning – Şüphe” nin yerine büyük ödül Koreeda’nın “ Shoplifters”ına gitti. Müthiş karelerin adamı Pawel Pawlikowski ise “Cold War” ile “En İyi Yönetmen Ödülü”nü aldı. Oscar habercisi Altın Küre adayları açıklandı. Siyahi yönetmenlerin ve oyuncuların adaylıklarının çokluğu bir tarafa Black Panther ile Marvel yine bir büyük ödüle aday çıkarmış oldu. Yılın en çok konuşulan filmlerinden olan Spike Lee’nin  Blackklasman’ı da aday gösterildi. Yılın en çok konuşulan filmi ise Alfonso Cuaron’un Meksika yıllarına dönerek adeta döktürdüğü Netflix bünyesinde çektiği “Roma” oldu. Harika işler çıkaran Cuaron izleyici ve eleştirmenlerden tam puan aldı.

Bu gelişmelerin çerçevesinde aslında yine de çok fazla kaliteli ya da beklentiyi karşılayan filmin olmadığı bir yıl oldu. Her anlamda buhran yaşayan insanlık, bir de sinemada buhran yaşadı. Ben de sizler için bu kısır yılda en aklımda kalan ve benim için öne çıkan filmleri sizin için listelemek istedim. Listem tamamen öznel olup tamamen kişisel duygularımın ve düşüncelerimin eseridir. Saygılar.

 YILIN EN İYİ OYUNCULUK PERFORMANSI: Don’t Worry , He Wont Get Far On Foot – Joaquin Phoenix

Gus van Sant’ın amazon stüdyoları için çektiği film, bir kaza sonucu sakat kalmış olan ve sonrasında Amerika’nın en ünlü karikatüristlerinden biri olan John Callahan’ı anlatıyor. Neredeyse filmin hepsini tekerlekli sandalye üzerinde oynayan Joaquin Phoenix yeteneğiyle bir kez daha büyülüyor. Onu Arthur Flick – Joker olarak seyretmek için can atmamız için bir sebep daha .

 YILIN EN İYİ BLOCKBUSTER FİLMİ: AVENGERS : INFINITY WAR

Gişe filmlerinde en büyük beklenti doyurucu olmasıdır. Black Panther’e haksızlık ettiğimi düşünsem de Infinity War’ı sinemada izlerken yaşadığım duygular, görsel hazzım ve beklentimi son damlasına kadar karşılayışı ile bir adım öne geçti. Sinemadan çıktığım andan itibaren bu sene gelecek olan filmin devam halkasını izlemek için her zerrem haykırıyor. Black Panther zaten her yerde. Ben o yüzden buraya Avengers: Infinity War diyorum. Heil THANOS

 YILIN EN İYİ KORKU GERİLİM FİLMİ : A QUIET PLACE – JOHN KRASINSKI

Normalde korku – gerilim sineması evrenine çok ani hareketlere karşı hassas olduğumdan dahil olamıyorum. Fakat son dönemde o kadar gelişen bir tür oldu ki artık öncelik korkutmak yerine korkuyu hikayenin geneline yayarak gerilim düzeyini arttırıp Katharsis’i komple filme yaymak. Bunu bu sene en iyi yapan film ise kesinlikle A Quiet Place oldu. Aile yapımı bir film olmasının da ekmeğini yiyen filmin kadrosunda yönetmenimiz John Krasinski ve eşi Emilt Blunt oynuyor. Sese karşı hassas olan bir canavara karşı hayatta kalmaya çalışan bir aileyi merkezine alan film, yarattığı post apokaliptik evren ve iyi oyunculukları ile hikayeyi iyi bir şekilde aktarmasıyla öne çıkıyor.

YILIN EN ETKİLEYİCİ FİLMİ : FLORIDA PROJECT – SEAN BAKER

Bu sene aslında protest anlamda çok fazla film çekildi. Özellikle Amerikan bağımsız sineması bu tip atılıma girdi. Birkaç senedir harika filmler sunan bu oluşumun bu seneki harikası ise The Florida Project. Özellikle aile kavramı – annelik kavramı ve devlet müdahaleleri konusunda mükemmel eleştirilere sahip olan film özellikle dili ile harikalar yaratıyor. Adeta tokat niteliğinde olan film seyirciyi sarsarak aile tabularını sorgulatıyor. Senaryosu ve sahip olduğu dokunaklı hikayesi ile dikkat çeken filmde bir de başroldeki çocuk oyuncunun başarılı performansı dikkat çekiyor.

 YILIN EN ÇARPICI FİLMİ: LOVELESS – ANDREY ZVYAGİNTSEV / BURNİNG – CHAN DONG LEE

Bu iki kategoriyi art arda yazdım ki kafa karışıklığı olmasın. Birbirine benzer kategoriler. Oscar’daki ses kurgusu ve ses miksajı kategorileri gibi. Loveless, Rus sinemasının son dönemdeki taşıyıcısı Zvyagintsev’in son filmi. Kendini has kareleri ve hikaye aktarış şekli ile bir aile üzerinde sevgisizliği bize anlatan yönetmen, yine bize çok büyük bir olgu olan “sevgi”yi ve sevgisizliği sorgulattı. Soğuk atmosferi ve kişilerin kalabalık içindeki yalnızlıklarını çarpıcı bir gerçeklikle aktarıyor.

İki filmi de es geçemedim. Kore sinemasının yükselişi zaten ortadayken bağımsız filmleri ile zaten her zaman gündemde olan sinemanın son harikası Burning. Cannes’da büyük ödülü kıl payı kaçıran film bir Haruki Murakami’nin aynı isimli hikayesinden uyarlama. Filmin aktarılışı, senaryonun ince ince işlenişi ve filmin son anına kadar sizi geren ve içten içe yiyen film her açıdan çok başarılı. Senenin en dikkat çeken filmlerin başında geliyor. Özellikle harika Kore kırsalları ve görselliği ile de öne çıkan film yönetmen Chang – Dong Lee’nin ustalık eseri.

YILIN EN İYİ AKSİYON FİLMİ : UPGRADE -LEIGH WHANELL

Bu sene aksiyon yıldızlarının dinlendiği bir sene oldu. Büyük Blockbuster aksiyon filmlerinin olmadığı bir dönemde yeni filmler ön plana çıktı. Ama en dikkat çekeni Upgrade oldu. Bilim kurgu – aksiyon tarzında olan filmin konusu, karısı ile birlikte uğradığı saldırı sonucu sakat kalan Grey’in, dönemin bilimsel dehası Eron Keen’in yeni buluşu “Stem” ile ona hareket kabiliyeti sağlar. Bu hareket kabiliyeti insanüstü bir halde alır. Özellikle çekim teknikleri ve kamera hareketleri ile izleyiciyi etkileyen film bu senenin dikkat çeken yapımlarından.

 YILIN EN İYİ YERLİ FİLMİ : DAHA – ONUR SAYLAK

Yılın hemen başında vizyona giren film oyuncu olarak tanıdığımız Onur Saylak’ın ilk uzun metraj filmi. Senaryosu Hakan Günday’a ait. Aynı isimli kitaptan uyarlanan filmin kadrosunda Türk sinemasının usta isimlerinden Ahmet Mümtaz Taylan, Hayat Van Eck, Tuba Büyüküstün yer alıyor. Kandıra isimli bir kasabada insan kaçakçılığı yapan Ahad’ı ve oğlu Gaza’nın hikayesini Gaza’nın gözünden izliyoruz. Özellikle hikaye aktarımı ve verdiği mesajlar ile dikkat çeken film hikayesinin çarpıcılığını dramatizeden uzak ve tüm gerçekliği ile sunuyor. Tanrı – insan eleştirisi, iktidar, güç mücadelesi , düzen gibi konulara yaptığı atıflarla öne çıkan film bu senenin sinemamız için öne çıkan eserlerinden. “Ahlat Ağacı” ve “Kelebekler” gibi filmlerin var olduğu bir yılda neden “Daha” derseniz , yönetmenin ilk işi oluşu ve çarpıcılığı ile bir tık daha benim için önde kaldı diyebiliriz.

YILIN EN İYİ ANİMASYONU : SPIDER MAN : INTO THE SPIDER VERSE

Öncelikle animasyonlar ciddi anlamda emek işleri. Hepsi başlı başına şaheser. Minimum 250 kişilik ekiplerle çekiliyor ve çok meşakkatli bir mevzu. Buradan tüm sinema emekçilerine bir kez daha selam olsun. Spider man: Into The Spider verse bu sene büyük beklentiler içerisinde beklendi aslında. Çünkü burada lanse edilen bir bayrak teslim töreniydi. Yani yıllardır bildiğimiz, sevdiğimiz, canımız Peter Parker’a veda ediyoruz. Öyle sandık en azından. Fakat filmde hiç de öyle olmadığını gördük. Miles Morales ile tanıştık önce. Yeni “Spiderman”imiz. Sonrasında işler karıştı. Evrenler arası geçişler gördük. Hem eski hem de yeni birçok Spiderman’le karşı karşıya kaldık. Harika bir şölene dönüşen film, bize Spiderman’in aslında normal bir film olarak hiçbir zaman en iyi şekilde yansıtılamayacağını gösterdi. Öyle ki bu animasyona kadar yapılan hiçbir Spiderman filmi bu ruhu yansıtamadı. Özlediğimiz bir Spiderman gördük. Harika soundtrackleri ile bu iyice pekişti. Filmin en özel kısmı da çizgi roman estetiğinden asla kopmaması. Her sahne geçişinde adeta çizgi romandan bir sayfa atlıyormuşuz havası ile çizgi roman severleri de yakalayan film bu senenin en başarılı işlerinden biri.

YILIN EN İYİ FİLMİ : ROMA – ALFONSO CUARON

Bu filmle ilgili yazabileceğim en önemli şey , LÜTFEN HERKES İZLESİN. Çünkü sinema tam olarak da bu. İnanılmaz bir estetik hazla, harika sahnelerle siyah- beyaz estetiği ve über gerçeklikle sunulan hayatlar. Harikulade bir iş çıkaran Cuaron, Hollywood’a transfer olduktan sonra bize özlettiği Meksika günlerinden esintiler sunuyor. CUARON’un rüştünü ispatladığı film. Yılın en çok konuşulan, beğenilen filmi. Açık ara 2018’in şampiyonu. Yeni medya ile eski usul buluşmanın en güzel örneği. Netflix Roma’ya, Roma Netflix’e çok şeyler kazandırdı. ALKIŞLAR CUARON’a. Saygıyla önünde eğiliyoruz.

YILIN EN İYİ DİZİSİ (Teknik açıdan) : HOMECOMING -SAM ESMAIL

Bu sene aslında sinemaya nazaran dizi sektörü daha canlıydı. Yeni işletin kalitesi sektörün kalitesine oranla her geçen gün artıyor. Homecoming’de bunlardan biri. Mr.Robot ile hayatımıza giren ve kendine has kadrajları ile gönlümüzü çalan yönetmen Sam Esmail adeta bir Manifestoya çevirdiği ve dizilerin sunduğu ilk büyük Auter olma yolunda emin adımlarla ilerlediği son işi. Teknik açıdan kusursuz bir iş çıkaran yönetmen, her kadrajı ile yapı bozumu konusunda çığır açıyor. Sizi zorluyor ve akıl sağlığınızla oynuyor. Teknik açıdan bu kadar iyiyken senaryosu nasıl? Harikulade bir hikaye, maksimum 30 dakikalık bölümler. Kadrosunda Julia Roberts gibi bir Hollywood divasını barındırıyor. Harikulade iş. Büyüksün Sam başkan.

YILIN EN İYİ DİZİSİ ( İŞLENİŞ – SENARYO – OYUNCULUK AÇISINDAN) KILLING EVE -DAMON THOMAS

Luke Jennings’in kitabından uyarlanan dizi Avrupa’da çeşitli cinayetler işleyen bir kadın suikastçının MI6 bünyesinde çalışan Eve Polastri’nin onu araştırmaya başlaması ile olaylar gelişiyor. Dizinin en önemli yanı ise kadın karakterlerin güçlülüğü. Net bir şekilde feminist bir tavra sahip olan dizide bildiğimiz Amerikan senaryo filmlerdeki Tough Guy’ların yerini alan kadınlar ve onlara bağımlı olan erkekleri görüyoruz. Başlı başına bir kadın hikayesi. Oyunculuk konusunda ise farklı bir boyuta çıkan dizide özellikle Sandra Oh ve Jodi Codmer’in kimyası diziyi başka bir boyuta taşıyor. Kişisel hazlar, kadınlık, bireyli , doğrular ve gerçekler üzerine söylemleri ve bol sürprizleri ile bu senenin en dikkat çeken dizisi. Bol sezonlu olması dileğiyle.

 YILIN EN İYİ YERLİ DİZİSİ : ŞAHSİYET – ONUR SAYLAK

Onur Saylak ve Hakan Günday’ın artık bir ikili olduğunu anlamamızı sağlayan dizi Şahsiyet. PuhuTv bünyesinde özgür bir şekilde sanatını icra edebilme olanağı sağlandığında o kadar güzel işler ortaya koyuyoruz ki. Onur Saylak’ın adeta kişisel vicdanınızı dürtüp dürtüp geceler boyu uyumamanızı sağladığı karakterler üzerinden harika bir Türkiye portresi çizen dizi, dili , anlatısı , aktarımı ve doyuruculuğu ile açık ara bu senenin topraklarımızdan çıkan en iyi dizi. İzlemediğinizde çok şey kaybedeceğiniz izlediğinizde ise çok şey kazanacağınız bu dizinin kamburasının Bursa’nın göz bebeği Gölyazı olması da bana ufak bir nükte herhalde. Kadrosunda Haluk Bilginer, Hümeyra, Cansu Dere gibi isimleri barındıran dizi yılın işi ülkemiz adına . Tebrikler Onur Saylak . Tebrikler Hakan Günday. Tebrikler PuhuTV.

Listemi bitirirken bir not eklemek isterim. Yılın öne çıkan Bohemian Rhapsody – If Beale Could Street Talk – The Favourite gibi bazı filmlerini kaçırdım. Listeme etki etse de yine de ortalama bu yönde olurdu. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Herkesin bol kaliteli ve güzel filmli ve dizili, sevdiklerinizle birlikte mutlu mesut bir yıl geçirmenizi dilerim. Yeni yıl hepinize mutluluk getirsin. Saygılar …