İliklerine kadar kurudu çiçekler, su verdim ama nafile, cansızdı bedenleri, toprak halsiz ve kan kaybediyordu, yalnızca görüntü olarak baktık anlamsızca ve öylece kaldılar kaldırım aralarında, yapay sevgiler için kullandık, kullanıldıklarıyla kurudular, kokusu yetmedi, köklerine geçirdik urganı, kapattık dört duvar arasına, öldürdük hislerini, eller yorgundu, tutmaya aciz, kokuşmuşluğumuzdan soldu melisa çiçeği, akşama rengini veren o güzelim çiçeğin zehirli sarmaşıklar arasında siyaha dönüşünü izledim. Üşüyorum dercesine yapraklarının titrediğini seyrettim, soğudum bahardan, soğudum var olandan.
Akşam, yetim bir çocuk gibi soluk ve kimsesiz ağarırken, şiddetli bir rüzgâr bekliyordum üzerimdeki umutsuzluğu alır da götürür diye, bir rüzgâr bekliyordum kötü olan ne varsa süpürür diye. Akşamlarını bildiğim sabahlara uyanmak ağır geliyordu bedenime. Ağrılı günlerin sabahlarında açmayacağını bile bile sızıma iyi gelir diye güneşi arıyordu gözlerim, açsa da görmüyordum tozlu bulutlarından, gökyüzü soğuk, gökyüzü duvarımda asılı eski bir fotoğraftan ibaretti. Her gün fotoğrafına bakıp maviliğini yâd ediyordum.
İçimi rutubet sarmış, nefesimde kokusu, susuz bırakılmışım, açmaz çiçeklerim. Yaralarımı kaldırıyorum, tırnak aralarımda birikiyor acılarım, her yanımda izler bırakıp, ayrılsam da kendimden, ruhum bırakmıyor yakamı. Hapsetmişim kuş cıvıltılarını içime tek kişilik kör bir yoldayım, kanadı kırık bir kuş gibi yaşama tutunuyorum. Düşüncelerim yoruyor beni, ağır geliyorum kendime. Yıkık dökük günlerden geçiyorum, çatlamış yüzlerin arasında kaç fidan doğuyor, kaç fidan kuruyor yurtsuz ve kimsesiz. Damarlarımda birikiyor pıhtısı yaşamın, ne zaman durur bilmem yüreğim.
Bir köprünün üstündeyim altında kalan, can kırıklarını izliyorum, dikenler sarmış suyun üstünü, yoğun bir çöp kokusu ve nefes darlığı geçiren balıkların yüzeye çıkmış manzarasına takılıyor gözlerim. Dokunsun istiyorum sırtımdan Azrail, dokunsun da dökülsün yapraklarım.
Her gün aynı rutinlikte yaşamın kapısını aralıyorum. Ne müzik ne de kuş sesi rahatlatıyor şizofren düşüncelerimi. Serotonin hormonu salgılamıyor artık beynim, bedenim tedaviye muhtaç, yoksun bir klinikte reçete bekliyorum. Molası ve garantisi olmayan vakitlerde yaşıyorum, dizler ağrılı olsa da rayından çıkmış hayatın basamaklarında ilerliyorum, vakit öldürüyorum yarım kalanlarla, yarım bırakılanlarla.
Bir güvercin konuyor ellerime, sıcaklığıyla örtüyor üstümü, yüreğin ne demek olduğunu kalbinin atışından öğreniyorum, usulca eğilip ufak bir öpücük konduruyorum ürkek gözlerine, aralıyorum ellerimi, git diyorum alabildiğince uzaklara, bulutlar yoldaşın olsun, maviye de selam söyle yakındır yağmur sonrası türkülerini söyleyeceğimiz günler.
Gökyüzü sesimi duyuyor, gözyaşlarını döküyor üstüme, içimdeki oluklar bir şiirle doluyor;
“Hayatın sonunda mıyım?
Yoksa başında mı, bilmiyorum
Beklemek, neyi beklediğini bilmeden,
X ve y arasında sürüp giden sorunlarla debelenip durmak,
şekilden ibaret tohumların arasında çürümek,
yarını ve bugünü olmayanların arasında tükenmek,
gösteriş unsurlarının arasında,
amaçları yok etmek ve dahası kullanılmak üzere,
sığ bir hayat bahşedilmiş,
Hayatın sonunda mıyım?
Yoksa başında mı, bilmiyorum,
Bu hayat senin,
belki de bizim,
kurunun yanına yaşları asarak büyütüyoruz.
Kısacık ömründe bile kelebeklerin ufacık bir dokunuşu,
umut oluyor çiçeklere,
biz o mucizeyi göremeden soluyoruz,
İçimizdeki çocuk ilgisiz büyüyor ya da büyümeden ölüyor.”
Vakit geldi diyorum kendime, topla yalnızlığı, içerisinde umuda dair ne varsa yerleştir bavuluna, yüreğimden dökülen ne varsa bırak içi çökmüş yaşama, al içindeki çocuğu da yanına, git el değmemiş gökyüzüne, arkana bakmadan git, gittiğin yerde gülün dikeni yok, üşürsen yaprakları sarar seni, kokusunu bırakır üstüne.
Eline yüreğine kalemine sağlık gayet güzel duygu yüklü paylaşımından dolayı teşekkür ediyorum
Candostum
Yazıyı Okuyunca
Hayatlarımızdan birer kesit alınmış gibi. Hislerimizin Söyleyemediklerimizin Tercumanı olmuşssun…
Kalemine yüreğine sağlık.
Sevgili kardeşim yazını çok başarılı buldum başarılarının devamını diliyorum
Sevgili abim elinin değdiği her işi mükemmel bir hale getiriyorsun önünde saygi ile egiliyorum başarilarinin devamini kalben diliyorum…
Yazıyı okurken kendimi buldum sanki içimde anlatmak istediğim ama ifade edemediğim ne varsa dökülmüş satırlara ..yüreğin sağlık arkadasım
Yüreğine , ellerine emeğine sağlık güzel insan her mısrasında kendime pay çıkardım duygu yüklü paylaşımlarından dolayı çok teşekkür eder başarılarının devamını dileriz güzel insan…
Yazıyı okuyunca tam da
Hayata dair hissetiklerimi yazıya döktüğünü gördüm çok güzel olmuş yüregine saglık…
Tükenmişlik, devamlı gitme isteği, sürekli yeniden başlamak, nerden başlayacağını bilememek hayata karşı umutsuzluğumuz çaresizliğimiz çok güzel yansıtılmış. Kaleminize sağlık
Düşüncelerin kelimeye vurulmuş en güzel hali yüreğine sağlık…..devamını bekliyoruz..
Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kalemin ucunda gizlidir, onu söz ve yazı, açığa vurur ve öyle de olmuş her daim yüreğinle yazman dileğiyle başarılar….
Her şeye rağmen türküler söyleyeceğiz, her ne kadar hayat bizimle uğraşmayı sevse de, bir kavgadan vazgeçmeyeceğiz, Ve sonunda “güneşli günler göreceğiz”
Yüreğine , ellerine ,emeğine sağlık güzel insan her mısrasında kendime pay çıkardım duygu yüklü satırların için emeklerine sağlık güzel insan tebrik eder başarılarının devamını diliyorum güzel insan…
Çok güzel yazmışsın abi helal olsun
Be zamandır böyle ruhumu dinlendiren yazı okumamıştım yüreğine sağlık abicim..
Duygu ve düşüncelerin de senin kadar içten ve samimi,emeğine sağlık.Başarıların daim olsun…
Yeni hayatlar, yeni düşünceler ve en önemlisi yeni manzaralar bulmaya gidiyorum. Okurken düşüncelere daldıran bi o kadar da herşeyden uzaklaştıran bir paylaşım olmuş yüreğine sağlık abim.
Kardeşim , Candostum
Eminim bu yazıyı okuyan herkesin hayatından birer kesit gözünün önünde canlanmıştır…
Kalemine yüreğine sağlık..
Candostum
Yazıyı Okuyunca
Hayatlarımızdan birer kesit alınmış gibi. Hislerimizin Söyleyemediklerimizin Tercumanı olmuşssun…
Kalemine yüreğine sağlık.
Yüreğine sağlık abim biraz olsun vücudumuza serotonin salgıladı şizofen beynimiz
Eline,emeğine,yüreğine sağlık. Başarılarının devamını dilerim.Güzel insan
Yağmur sonrası türküler söyleyeceğimiz günlerde buluşmak kadar keyifli bir yazı olmuş,yüreğine sağlık
Hayırlı olsun.parağraf olarak yazdıklarını çoğaltman iyi olmuş.duygu gelgitleri kendini hissettiriyor zaman zaman çok umutsuz ,az da olsa umudu yakalamış gibi olsanda sonrasında oda yok oluyor gibi ,bir çok insanda olan ruh halini dile getirmen açısından çok iyi.Bütünlüğü korumaya çalışmışsın zaman zaman kopmalar yaşanıyor.
Umut lu güzel günlerin yaşanabileceği duygular baskın olmasını beklemek çokmu hayali olur bilemiyorum
Yazılarında bazı alıntılar da alırsan zenginlik katar.
Ama yazıya başlamak başlı başına bir başarıdır yazdıkça alternatifler çoğalıyor duygu yoğunlaşması farklı mecralara genişleyebiliyor.insanda her şey var.var olanı kelimelerin sanatıyla anlattığın oranda güzellikler ortaya çıkıyor.buda sende var devam et .çok güzel bir güzergahtasın YOLUN AÇIK Olsun
Yüreğine kalemine sağlık gönlü güzel insan.harika bir yazı olmuş Rabbim yolunu açık etsin dostum
Hissedilse de söze dökemediğimiz duygular, umutlar, okudukça kayboluyoruz, belki de kendimizi buluyoruz eline yüreğine sağlık devamını merakla bekliyoruz??♀️
Mükemmel bir anlatım ve bunu takip eden fevkalade kelimeler. Asrımız insanının genel ruh halini, (bu durumu bu denli edebi ve edepli bir şekilde yorumlayabilmek hüner ister) konuşmaya çekindiklerini, konuşamadıkları duyguları ve kelimeyle anlatmayı beceremediklerini altın tepside sunmuşsunuz. Fakat yazınızı okurken akla karanlık gölgeler hakim oluyor. Yaşam isteğim azaldı, ruhum ürperdi. Kalbinizden çıkanlar gayet güzel hatta bir çoğunu hissettiğimi, yaşadığımı dahi düşündüm. Bu kadar güzel yazılara eleştirel yaklaşmadan edemiyorum.
Katılacağınızı umarak: “Her gün aynı rutinlikte yaşamın kapısını aralıyorum.” cümlesiyle başlayan ve devam eden paragrafta, kendi dünya görüşümce, bir aksaklık hissediyorum. Ayrıca makalenin genelinde anlatıcının en karamsar olduğu bölümdür burası. Gayet tabi, sonrasında maviliklere yürüdüğünüzü görebiliyorum lakin bu paragrafta kanımca, tamamen tükenmiş ve umudu unutmuş birini görüyorum.
Belki de bazen umudu da unutmalıyızdır. Yani kendimizle hesaplaşabilmek için karanlık gerekiyordur.
Düşüncelerim bunlar. Mutlaka devamını bekliyorum.