“Elen sıla lumenn’ amentielva”

“Buluştuğumuz saatte bir yıldız parlıyor”

 

Naffarin, Gautisk, Ma*go/Ma*gol ve Orta Dünya lisanlarından Sauron tarafından icat edilen Kara Dil, cücelerin gizli dili Khuzdul, Valarin, Entish, Ortak Lisan Westron, Ork Dili, Quenya (Yüksek Elfçe), Sindarin (Gri Elfçe)…

Çocukken hep lisan uydururdum. Ama o zamanlar bu sadece bir yaramazlık sayılırdı. Fakir çocukların burs kazanmaya odaklanması gerekiyordu. Latince ve Yunanca çalışmam gerekirken, ben gidip Galce ve İngilizce çalıştım. İngilizceye odaklanmam gerekirken, ben gidip Fince öğrendim. Hiçbir zaman elimdeki işi yapamadım.”

1892 yılında Güney Afrika’da doğan Tolkien annesinin yönlendirmeleriyle Latince, Fransızca ve Almanca öğrendi. Daha sonraları kendi isteğiyle Yunanca, Orta İngilizce, Eski İngilizce, Eski Norveççe, Gotça, Modern ve Orta Çağ Galcesi, Fince, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Ayrıca Rusça, İsveççe, Danca, Norveççe, Hollandaca ve Lombardiyacayı fena sayılmayacak kadar iyi biliyordu.

Sayması dile kolay olan bu dillerden sıkılmış olacak ki yeni diller tasarlamaya başladı John Ronald Reuel Tolkien. Notlarından öğrendiğimize göre I. Dünya Savaşı sırasında cephe gerisinde görev alırken, daha sonra Orta Dünya’da Elflerin dili olarak hayat bulacak Quenya’yı tasarlamaya başladı.

Onun dil becerisi, savaş sırasında hem silah arkadaşlarıyla hem de ailesiyle olan iletişimini sağladı. Savaş süresince Mors alfabesi ile karışık Antik Yunancayı ve yarattığı yeni nokta serilerini kullanarak sansürsüz bir şekilde iletişimini sürdürdü.

“Lisan yaratmak isteyen biri, o lisanın kendini geliştirebileceği bir çevreye ve tarihe gereksinim duyacağını bilir. Gerçek bir lisan asla yaratılmaz elbette. Doğal bir şeydir. Konuşarak büyüdüğünüz lisana ana lisanınız demek yanlıştır. Çünkü değildir. O size öğretilmiş ilk dildir. Bir hayvanın tamamen kafasından uydurduğu kullanılmış bir üründür. ”

‘Glossopeia’ Tolkien’in “yapma dil oluşturmak” anlamında kullandığı bir sözcüktür. O, yirmiden fazla dil ve alfabe oluşturmuştur. Sırf bu nedenlerden bile ona ‘yapma dillerin babası’ diyebiliriz.

Kitaplarındaki 14 ayrı lisandan biri olan Elf dili ise Orta Dünya’nın yapay dili olarak kalmamış, bugün de bilinen bir dil haline gelmiştir. Buna en büyük etken olarak doğal bir dil gibi bir dil ailesine bağlı olması ve lehçeleşerek Quenya ve Sindarin olarak ayrılmasını gösterebiliriz. Bugün Türkçe’de aynı durumu; “düşmek üzere olmak” ve “düşeyazmak” olarak iki ayrı şekilde ifade edebileceğimiz gibi Elf dilinde de aynı durumu iki ayrı şekilde ifade edebiliriz.

Tarihteki ilk yapma dil olan Baleybelen’in herhangi bir gelişimi söz konusu olmazken, Tolkien’in yarattığı Elf dilini basit bir yapma dil olmaktan kurtarıp doğal dil özellikleri yüklemesi onun dahiliğinin bir göstergesidir.

Bir filolog olarak dil ile kültür arasındaki bağı çok iyi bilen Tolkien, ürettiği dillerin yaşayabilmesi için Orta Dünyayı kurdu. Yazdıklarını ispat etmeye alışık biri olan profesör Tolkien, Orta Dünya ırklarının ayrıntılı soy ağaçlarını da verdi. Bu sayede yarattığı fantezi dünyası daha gerçekçi temellere oturdu.

Eski İngilizcede uzmanlaşmış olan eski Germen dillerinin profesyonel filoloğu, alanının dışında birçok dille de ilgilendi. Özellikle Fin dili için ayrı bir sevgi geliştirdi. Bir Fince dil bilgisi kitabının bulgusunu, ”daha önce hiç tadı olmayan şahane bir şarap şişesinden oluşan komple bir şarap mahzenine girmek” olarak tanımlamıştı.

Oxford’da sınav kağıtlarını okurken başlayan bu büyük macerasına ilham olarak birçok kaynaktan esinlendi. Elfleri İskandinav mitolojisindeki Elflerden etkilenerek yarattı. İnsanlara benzeyen ama insanlardan biraz daha kısa boylu bu cinleri uzun boylu olarak uyarladı. Kullandıkları alfabeyi ise Runik alfabe olarak tasarladı. Bir dil bilimci olarak bu alfabeyi de muhtemel olarak İskandinav ülkelerindeki Runik alfabelerden ya da Göktürk alfabelerinden esinlenerek oluşturdu.

Tolkien filoloji adına en büyük hizmetini savaş sonunda bugünkü adıyla Oxford English Dictionary (OED) bünyesinde yaptı. 1918 yılında projeye getirilmeden önce projenin ilk editörü, sözlüğü on sene içerisinde tamamlayacağına söz vermişti. Ancak aradan beş yıl geçmesine rağmen OED ekibi ancak ‘ant’ kelimesine kadar ilerleyebilmişti.

Tolkien’in projedeki asıl görevi yeni kelimelerin anlamlarını, telaffuzlarını, geçmişlerini araştırmaktı ve 1928 yılında sözlük tamamlandı.

70’li yıllarda OED’nin yenilenmesi için Robert Burchfield editörlüğünde bir revizyon ekibi kuruldu. Bu sırada Hobbit’in yayımlanma süreci sürüyordu. Oxford’ta Tolkien’in öğrencisi olan editör Burchfield Tolkien’den sözlüğü son bir katkı olarak ‘Hobbit’ sözcüğünü tanımlamasını istedi. Ancak Tolkien’in bu katkısı sadece ‘Hobbit’ kelimesiyle kalmadı ve ‘Mathom’, ‘Orch’, ‘Mithril’ ve ‘Orcish’ kelimeleri de sözlükte Tolkien’den birer iz olarak yer buldu.

 

Ai! laurië lantar lassi súrinen,
Yéni únótime ve radar aldaron!

Ah!Altın gibi dökülüyor yapraklar rüzgarda,
Uzun yıllar ağaçların kanatları gibi sayısız!