Günler bir kitabın sayfaları gibi peşi sıra hızla birbiri ardına geçip gidiyor. Yeni bir güne, yeni bir kitaba başlar gibi yeni bir yıla merhaba demeye hazırlandığımız bugünlerde, yeni başlangıçlara veya milatlara hiç inanmasam da 2019’un bir muhasebesini yapmaya soyundum.

Aslında kendisine saygısı olan hiçbir okur muhasebe defteri tutmaya kalkışmaz. Ama yine de ardında bıraktığı kitaplar ve yılların tortusu hakkında kuşkusuz bir fikri vardır. Ben de bu sene kâh iş için, kâh yeni çıkanlardan haberdar olmak için, kâhsa tamamen nedensizce ve sırf kendi keyfim için yüz kırk civarında kitap okumuşum.

Meselâ “Shakespeare Okumaları” atölyesi için yıl boyu neredeyse her ay bir Shakespeare’i taptaze bir heyecanla yeni baştan okudum: Kral Lear, IV. Henry, Venedik Taciri, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Macbeth, Othello, Atinalı Timon, Coriolanus’un Tragedyası, Windsor’un Şen Kadınları, Kısasa Kısas vb.

“Okurun Günlüğü” atölyesi için okuduklarımdan bazılarıysa Rabelais (Gargantua-Pantagruel), Jünger (Cam Arılar), Schami (Sophia), Nguyen (Sempatizan), Selimoviç (Derviş ve Ölüm), Gabo (Başkan Babamızın Sonbaharı), Llosa (Teke Şenliği), Asturias (Sayın Başkan), Otero (General İşbaşında), Assis (Mezarımdan Yazıyorum).

Murat Özyaşar’ın Aslı Gibidir’i ile Sezgin Kaymaz’ın Nefha ve Benyusuf’unu çıkar çıkmaz büyük bir keyifle okudum. Ama Toprak Işık’ın sahaftan bulup çıkardığım 2002 tarihli Sırabaşı’sını da aynı keyifle hatmettim. Gönül rahatlığıyla “benim yazarım” dediğim Milan Kundera’yı baharda bir ay kadar sistematik olarak yeniden etüd ettim—o kadar öğreticiydi ki! Savaş romanlarına olan düşkünlüğüm yolumu ikisi de Hemingway tavsiyeli olan Ernts Glaeser’in 1902 Doğumlular’ı ile Stephen Crane’in Cesaret Madalyası’na düşürdü. İyi bir roman okumanın hazzı hakikaten başka hiçbir şeyle mukayese edilemiyor!

Kuşkusuz benim için 2019’un keşfi Petros Markaris oldu. Gerçi (bebişim) Kasım Akbaş bir yıldır okumam için ısrar ediyordu ama ancak bu sonbaharda sıra getirebildim. Polisiye, bilhassa da toplumsal polisiye severler için çok keyifli bir okuma vadeden yazar Markaris, hınzır ve bizden biri. Alan Savunması, Che İntihar Etti ve Batık Krediler’i bir oturuşta su gibi okudum. Yetmedi, öğrencim (minnoş) Gökçen Barış’ın sahaflardan benim için topladığı Balkan Blues ve Eskiden, Çok Eskiden’i de aynı susuzlukla okudum. Sanırım 2020’nin ilk günlerine de yine baskısı olmayan iki Markaris’le merhaba diyeceğim: Gece Bülteni ve Büyük Ortak.

Aslında dönüp bakıyorum da daha önceki senelerden çok da farklı değil. İş, haz, çalışmak, tutku bu okumalarda hep iç içe, hep yan yana. Coetzee’nin Utanç’ını da J.M. Barlog’un God of War’ını da, Faulkner’ın Yenilmeyenler’ini de David Liss’in Spider-Man – Düşmanca Devralma’sını da aynı özen, tutku, merak ve heyecanla okumuşum.

Ayrıca bu yaz yayına hazırladığım Eveline T. Feteris’in Hukuki Argümantasyonun Temelleri’ni bir kez daha (başganım) Ertuğrul Uzun’un talaşsız Türkçesinden okudum. Editörlüğünü üstlendiğim ikinci bir kitap ise sanırım 2020’nin ilk sürprizlerinden biri olacak.

Behçet Çelik’in Belleğin Girdapları, H.G. Wells’in Tanrıların Tohumu ve H.P. Lovecraft’ın Cthulhu’nun Çağrısı ve Diğer Tuhaf Öyküler’i gibi sene içinde hakkında yazdığım kitapları bir kenara bırakırsak, 2019’da tanıştığım leziz kitapları üç kategoride meçhul okur dostlarım için sıraladım. Geçen seneki gibi bu sene de tamamen keyfi gerekçelerle seçtiğim bu kitapları rastgele sıraladım. Her on birin başında yer alan ilk kitap için kısaca bir gerekçe yazdım. İşte 2019’daki en iyi on birlerim:

I – Kurgudışı

  1. Mimesis, Erich Auerbach (İthaki)
  2. Mimarlık Göstergebilimi, Umberto Eco (Daimon)
  3. Vera Figner – Bir Muhalifin Hayatı, Lynne Ann Harnett (Verba)
  4. Umutsuzluğun Doruklarında, E.M. Cioran (Jaguar)
  5. Cehennemin Tarihi, Georges Minois (Kırmızı Kedi)
  6. Beyaz Perdede Kirli Yargılama, Cemal Bâli Akal (Zoe)
  7. Düşman Ceza Hukuku, Denizer Şanlı (Nota Bene)
  8. Kurucu İktidarın Eleştirisi, O. Vahdet İşsevenler (Pinhan)
  9. Leonardo da Vinci, Walter Isaacson (Domingo)
  10. Aşikârlık Dehşeti ve Tutarsızlıklar, Marcus Steinweg (İthaki)
  11. Polisiye Roman, Siegfried Kracauer (Metis)

II – Kurgu

  1. Çelik Fırtınalarında, Ernst Jünger (Jaguar)
  2. Sihirli Fıçı, Bernard Malamud (Kafka)
  3. Son Tanıklar, Svetlana Aleksiyeviç (Kafka)
  4. Devrimden Önceki Gün, Ursula K. Le Guin (İnka)
  5. Gürültülü Yalnızlık, Bohumil Hrabal (Notos)
  6. Gölgeye Övgü, Juniçiro Tanizaki (Jaguar)
  7. Biri Sizi Bulmaya Çalışıyor, Marc Augé (Yapı Kredi)
  8. Yahudiler Yollarda, Joseph Roth (Kırmızı Kedi)
  9. Conan I, Robert E. Howard (İthaki)
  10. Kayıp Çocuk, Thomas Wolfe (Ganzer)
  11. Asimetri, Lisa Halliday (Domingo)

III – Çocuk ve Gençlik Edebiyatı

  1. Foks Mikki’nin Günlüğü, Saşa Çorniy (Babil Kitap)
  2. Kertenkele, José Saramago (Kırmızı Kedi)
  3. Sıcacık Bir Yuva, Miriam Halahmy (Can Çocuk)
  4. Bir Aslan İstiyorum, Annemarie van der Eem & Mark Janssen (Can Çocuk)
  5. Pablo Picasso Sınır Tanımaz Sanatçı, Sarah Rossi (Domingo)
  6. Çizgilerle Psikoloji, Grady Klein ve Danny Oppenheimer (Domingo)
  7. Zeropedia, Fabcaro ve Julien/cdm (Domingo)
  8. Aru Shah ve Zamanın Sonu, Roshani Chokshi (İthaki Çocuk)
  9. Lumpi Lumpi Arkadaşım Ejderha – Güzel ve Ejder, S. Roncaglia & A. Ferrari (Can Çocuk)
  10. Elleriyle Gören Çocuk, Tomasz Malkowski (Beyaz Balina)
  11. Buz Ejderhası, Troon Harrison (Can Çocuk)

Memleketteki hukuk krizine inat hukuk teorisi ve hukuk felsefesi alanındaki kaliteli eserlerin yayını artıyor. Geçen sene de bu sene de kurgudışı kategorisini hukuk kitaplarıyla doldurmamak için kendimi zor tuttuğum hâlde manzara bu. Aslında Pinhan Yayıncılık yayınını 2020’nin başına bırakmasaydı, bu kategorinin başına Erwin Rohde’nin Pskyhe’si ile Erich Auerbach’ın Mimesis’inden hangisini yerleştireceğime karar verirken çok kıvranırdım. Fakat her hâlükârda yılın yayın olayı tartışmasız Mimesis’tir. Nazilerin zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan Auerbach’ın büyük kısmını, kitapları ve notları olmaksızın bu topraklarda yazdığı bu edebiyat teorisinin kutsal kitabının bunca yıl Türkçeye tercüme edilmemiş olma ayıbından nihayet kurtulduk. Batı edebiyatında gerçekliğin tasvirini ve üslubu konu edinen Mimesis; biz okurları Homeros’tan Dante, Boccaccio, Shakespeare, Rabelais, Montaigne, Cervantes, Stendhal ve Woolf’a kadar büyük yazarların şaheserlerini yeniden okumaya ve yorumlamaya davet ediyor. Kim bilir, belki de 2020 bir “Mimesis Atölyesi”ne gebedir..?

Kurgu listemin başına hiç düşünmeden Ernst Jünger’in Çelik Fırtınalarında‘sını yerleştirdim. Oysa bu kitabı ne okudum ne de elime aldım. Çünkü kitap daha piyasada değil, yayınevi sadece duyuru yaptı. Ama hiç fark etmez, çünkü Jünger okumayı çok seviyorum. Alman felsefesi ile Alman edebiyatının en mükemmel bileşiminin şahsında tecessüm ettiği Jünger, aksiyon ile estetiği de ömründe bir araya getirmiş hem cesur bir asker hem de büyük bir yazar. Modern hayata, teknolojiye, prodüktivite saplantısına yönelik entelektüel eleştirileri, Jünger’in romanlarının derinliğine sirayet eder. Neredeyse yüz sene sonra Türkçeye tercüme edilen bu yazılmış en iyi savaş romanını daha fazla bekletmeye gelmez.

Son kategorinin başına hakkında yazmış olduğum hâlde yine de Saşa Çorniy’in harikulade hikâyesi Foks Mikki’nin Günlüğü’nü koydum. Çünkü hak ediyor. Çünkü çok güzel bir hikâye. Çünkü çok güzel düşünülmüş. Çünkü çok güzel resimlenmiş. Ve hepsinden önemlisi Foks Mikki çok sevimli bir köpek.

Şimdi yayınevlerinin, editörlerin, çevirmenlerin, yazarların alın terlerinin ve göz nurlarının yeni yıldaki yeni ürünlerini bekleme vakti. Fakat siz yine de ben dahil kimsenin ne söylediğine bakmadan kendi yazarlarınızı ve kendi kitaplarınızı bulmaya bakın.